gabriel rolon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
gabriel rolon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Kasım 2020 Salı

İçimizdeki En Derin Uçurumlara İnebilmek

Gabriel Rolon'un Bir Psikanalistin Notları adlı kitabı şu hikâyeyi anlatarak başlıyor:

Orpheus ve Eurydike'nin hikâyesini birçok kişi bilir: Yunan mitine göre Eurydike, bir yılan sokması sonucu ölür ve Yunanların yeraltı dünyası hakimi Hades'in alemine gitmek zorunda kalır. Kocası Orpheus onu o kadar çok seviyordur ki karısını yeraltı dünyasından geri almaya karar verir. Orpheus'a ancak sesi ve liri yardımcı olabilecektir. O zamanın en iyi müzisyenlerinden biri olan Orpheus sesiyle, vahşi hayvanları evcilleştiriyor, askerler sesine kulak verebilmek için savaşmayı bırakıyorlardır. Orpheus birçok engeli aştıktan sonra ölüler diyarına, Hades'in yanına gitmeyi başarır. Müziğiyle Hades ve ailesine öyle bir huzur ve sevinç yaşatır ki sonunda Hades, Orpheus'un isteğini kabul eder; Eurydike'nin yeraltı dünyasından ayrılmasına izin vermiştir. Ancak her hikâyede olduğu gibi bu hikâyede de mutlu sonun bir bedeli vardır, bu yüzden Hades âşıklara bir şart koşar: Yeraltı dünyasından giderken Orpheus önden yürüyecektir ve ne olursa olsun bir kez bile arkasından gelen Eurydike'ye bakmayacaktır! İki âşık bu kolay gibi görünen şartı kabul edip yola koyularlar. Uzun bir süre bu şekilde devam ederler. Ve derken uzaktan güneş ışığı görülmeye başladığı sırada Eurydike tökezler ve Orpheus ne olduğu anlamak için bir anlığına geri dönüp bakar. Baktığı gibi karısının sülueti kaybolur. Orpheus acı gerçeği anında kavrar; karısını bir daha göremeyecektir. Neredeyse tüm Yunan mitlerinde olduğu gibi acıklı bir hikâyedir, size her zaman yerine getirmeniz gereken bir şart koşulur. Kader her kötü durumdan sonra kaçınılmaz trajik sonu hazırlar. 


Gabriel Rolon'a göre bu hikâye, her hastanın nasıl bir mücadele vermesi gerektiğine örnektir. Kişilerin içlerindeki en derin uçurumlara inebilmek için korkularına, inançlarına ve önyargılarına karşı verecekleri bir mücadeledir bu. 

Kitap boyunca Rolon, seçtiği hasta hikâyelerinde kıskançlığı ve maskelerini, kaybetme korkusunu, aşk ve arzu arasında kalışları, bir kadının yasını, bir ailedeki sessizlik anlaşmasını oldukça sade bir dille aktarıyor bizlere.

"Onun birini kışkırtmaya çalışıp çalışmadığını bilmiyorum. Ayrıca son derece aklı başında bir insandır, beni aldatmasının imkânsız olduğunu çok iyi biliyorum. Yani burada, kafamın içinde bunu biliyorum ama burada (Parmağıyla kalbini işaret etti) başka bir şey hissediyorum ve bu konuda hiçbir şey yapamıyorum. O zaman başkalarını kışkırtmak istediğini düşünüyorum. Bu duygudan kurtulmak isterdim ama kıskançlığımı kontrol edemiyorum; olmuyor, buna karşı koyamıyorum."

Ah, demek semptom buydu.

Eğer bir hasta "bir şeye karşı koyamadığını" itiraf ediyorsa şunu kastediyordur: "Biliyorum, anlıyorum ama bir şey yapamıyorum, o benden daha güçlü!" Ve bu şekilde yardım talep ediyordur.  

Bir Psikanalistin Notları'nda Rolon daha birçok acıklı hikâye anlatıyor, her biri kendine özgü dünyalar. Bu hikâyeleri okurken psikanalizin nasıl çalıştığını daha yakından öğrenme fırsatı bulmak da işin acabası.  
 
Alana ilgi duyan tüm okurların okumasını tavsiye edeceğim kitapta en büyük problem iyi bir redaktörün gözünden kitabın geçmemiş olmasıdır. Bildiğimiz gibi kitaplar çevrildikten sonra düzeltiye ve son okumaya gider. Sayamadığım kadar çok yazım ve imlâ hatası olması kitabın en büyük eksikleridir bence. Yeniden okunması ve hataların düzeltilmesi gerekiyor. 
          
Randevu ve iletişim için: tunabaharr@gmail.com