Yazmak Üzerine etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yazmak Üzerine etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Şubat 2022 Perşembe

Yazmak Üzerine

Şunu belirtmek gerekir ki, kurmacada gerçek deneyim özgündür, zor kazanılır ve sevinç yaratır. Ama yazarlar başka birinin olaylara bakış tarzının -örneğin Barthelme'inkinin- peşinden koşmamalıdır. İşe yaramaz. Sadece bir tane Barthelme var ve başka bir yazarın Barthelme'in kendine has duyarlılığını ya da mizansenini yenilik kisvesi altında kendine mal etmeye çalışması o yazar için karmaşa ve felaketle, daha kötüsü kendini kandırmayla uğraşmak demektir. Gerçek deneyimciler, Pound'un ısrarla belirttiği gibi, YENİSİNİ YAPMALI ve bu süreçte kendileri için bir şeyler bulmalıdır. Ama yazarlar akıllarını kaçırmadılarsa, bizimle temas halinde olmak da isterler, kendi dünyalarından bizimkine haber taşımak isterler.


Bir şiirde ya da kısa öyküde, basmakalıp ama kesin bir dil kullanarak basmakalıp şeyler ve nesneler hakkında yazmak ve bu şeylere -sandalye, perde, çatal, taş, bir kadının küpesi- muazzam, hatta şaşırtıcı bir güç bahşetmek mümkündür. Bir satırda görünüşte zararsız bir diyalog yazmak ve okurun tüylerini diken diken etmesini sağlamak mümkündür - sanatsal zevkin kaynağı, derdi Nabokov. Benim en çok ilgimi çeken yazı türü bu. Baştan savma ya da gelişigüzel yazıdan nefret ederim ister deneyimleme başlığı altına girsin isterse acemice yorumlanmış gerçeklik olsun. Isaac Babel'in harika kısa öyküsü "Guy de Maupassant"da anlatıcı, kurmaca yazı hakkında şunları söyler: "Hiçbir demir, doğru yerde konulmuş bir nokta kadar güçlü saplanamaz kalbe." Bu da kartotek fişine yazılmalı. 

(...)

Flannery O'Connor, basitçe "Kısa Öykü Yazmak" adını verdiği denemede, bir keşif eylemi olarak yazmaktan söz ediyor. O'Connor bir kısa öykü üzerinde çalışmak için oturduğunda, çoğunlukla nereye gittiğini bilmediğini söylüyor. Birçok yazarın bir şeye başlarken nereye gittiğini bildiğinden şüphesi olduğunu söylüyor. Neredeyse sonuna gelene kadar o sonu tahmin bile edemediği bir kısa öyküyü nasıl toparladığına örnek olarak "İyi Taşra İnsanları"nı kullanıyor: (O'Connor'ın daha önce İyi İnsan Bulmak Zor adlı öykü kitabındaki "Temiz Köylüler" öyküsünden bahsediliyor anladığım kadarıyla -blog yazarınız.)

"O öyküyü yazmaya başladığımda, içinde tahta bacak olan bir doktora çalışması olacağını bilmiyordum. Bir sabah kendimi, hakkında bir şeyler bildiğim iki kadının tasvirini yazarken buldum ve daha ne olduğunu anlamadan, içlerinden birine tahta bacaklı bir kız çocuk vermiştim. Öykü ilerlerken İncil satıcısını işin içine soktum, ama onunla ne yacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu. O tahta bacağı çalıp çalmayacağını, bunu yapmasına on-on iki satır kalana kadar bilmiyordum, ama bunun olacağını anladığımda, kaçınılmaz olduğunu da anladım."

Birkaç yıl önce bunu okuduğumda, onun ya da herhangi birinin bu şekilde öyküler yazması bende şok etkisi yarattı. Bunun benim nahoş sırrım olduğunu sanıyordum ve bundan biraz huzursuzdum. Bir kısa öykü üzerinde böyle çalışma tarzının bir şekilde kendi eksikliklerimi açığa vurduğunu düşündüm elbette. Konu üzerinde söyleyeceklerini okuyunca müthiş derecede cesaretlendiğimi hatırlıyorum.

- Raymond Carver, Yazmak Üzerine