23 Nisan 2024 Salı

Yaratıcı Eylem

 


Amaç sanat yapmak değil,
sanatı kaçınılmaz kılan
o harikulade halde olmaktır.
 Robert Henri

Sanatsal yaratımlar genellikle akımlar halinde ortaya çıkar. Bauhaus mimarisi, soyut dışavurumculuk, Fransız Yeni Dalga sineması, Beat şiiri, punk rock gibi yakın tarihten birkaç örnek sayılabilir. Bu akımlar bir dalga gibi boy gösterir; bazı sanatçılar mevcut kültürü iyi analiz eder ve o kabaran dalgadan faydalanmak üzere konum alır. Başkaları aynı dalgayı görüp akıntıya karşı yüzmeyi seçebilir.

Hepimiz yaratıcı düşünceyi çeken birer anteniz. Bazı iletimler güçlü gelir, bazıları daha zayıftır. Anteniniz hassas bir biçimde ayarlanmamışsa verilerin gürültünün arasında kaybolma olasılığı yüksektir çünkü bilhassa gelen sinyaller, duyusal farkındalık aracılığıyla topladığımız içerikten çoğunlukla daha güç algılanabilir seviyededir. Elle tutulur olmaktan çok, enerji formundadır; bilinçli olarak kaydedilmekten çok, sezgisel olarak algılanır.

Çoğu zaman beş duyumuz aracılığıyla dünyadan veri toplarız. Daha yüksek frekanslarda iletilen bilgilerle fiziksel olarak kavranamayan enerjisel içeriği yönlendiririz. Bir elektronun aynı anda iki farklı konumda bulunması gibi, bu da mantığa meydan okur. Bu yakalanması zor enerji çok değerlidir, ancak çok az insan onu tutabilecek kadar açıktır.

Yaşamları boyunca durmadan büyük eserler yaratmayı beceren sanatçılar çoğunlukla bu çocuksu nitelikleri korumayı başaranlardır. Dünyayı bozulmamış, saf gözlerle görmenizi sağlayan bir var olma biçimi geliştirmek, sizi evrenin takvimiyle uyum içinde hareket etme özgürlüğüne kavuşturabilir.

• Rick Rubin, Yaratıcı Eylem 

10 Mart 2024 Pazar

Ahlakı Giyinmek

 


Kıyafet rejimleri iktidarın işleyişinden kopuk değildir ve cinsel farklılık ve sadeliğin sınırlarının çiziminde belirleyici role sahiptir. Türkiye söz konusu olduğunda cinsel ahlak söylemi imkânsız bir kadın imgesini savunur: Hanım hanımcık kadınlar feminen kimliklerini öne çıkaracak şekilde giyinirken, bedeni cinselliği örtecek şekilde sunar. Özetle, kadınlar tevazu normuyla feminenlik normu arasında sıkışırlar. Bu normlardan herhangi birine uyulmadığında ya erkek fatmalıkta olduğu gibi maskülenlikle ya da hafif kadınlıkta olduğu gibi ahlaksızlıkla etiketlenirler. 

• Hilal Özçetin, Ahlakı Giyinmek

• Görsel: Newsha Tavakolian tarafından çekilmiş. 16 Eylül 2022 tarihinde zorunlu başörtüsüne karşı çıktığı için Tahran'da tutuklanan ve ardından polis nezaretinde öldürülen İranlı bir kadın Mahsa Amini adına yapılmış çalışma.

3 Mart 2024 Pazar

Yalnızlığı tecritten ayırt eden nedir?

 


Yalnızlık, başkasıyla olan ilişkiyle tanımlanır; tecrittse ise bu böyle değildir. Belki şu söylenebilir: Tecrit yalnızlığa göre ne ise, dilsizlik de sessizliğe göre odur. Susmak, sessizlik içinde olmak, insanın canı söylemek istemese de, söyleyecek bir şeyleri olduğu ya da olabileceği anlamına gelir; oysa dilsizlikte bir şey söyleme imkânı yoktur. Bir diğer deyişle yalnızlıkta, insanların ve nesnelerin dünyasına açık olunur, hatta başkalarıyla ilişki içinde olma arzusu ve özlemi de vardır; bunun karşı savı ise tecrit, daha iyi bir tabirle, insanın kendi içine kapanma, dünyadan ve dünyadaki aşkınlıktan elini ayağını çekme hali olan olumsuz yalnızlıktır. 

Yalnızlık somut hedef ve sonuçların ateşli arayışıyla zarar görmüş ilişkilere kök salıp daldığımız günlük hayattakinden farklı bir şekilde de olsa, insanın kişilerarası ve toplumsal değerlerini gerçekleştirmeye devam ettiği bir hayat dilimidir. 

Duygusal dikkatsizliklerimizin peşinden canlanan, her birimizin içinde saklı homo faber* tarafından daima yutulma tehlikesiyle karşı karşıya olan yalnızlık, hayatın diyastolik** boyutu gibidir.


*Homo faber: Lat. Yapan, üreten insan. Teknik insan. 

**Diyastolik: Kan akımıyla kalbin ve arterlerin genişlemesi sırasında oluşan.

• Eugenio Borgna, Ruhun Yalnızlığı

• Görsel: Leny

11 Şubat 2024 Pazar

Kaplanın Karısı

 


Bana söylediklerine göre kaplan ilk olarak aralık sonundaki bir kar fırtınası sırasında, köyün yukarısındaki Galina dağlarında görülmüş. Kim bilir ne zamandan beri oradaki devrik ağaçların kovuklarında saklanıyordu. O gün, sığır çobanı Vladiša, tipide buzağılarından birini kaybedince onu bulmak için dağa çıkmış. Bir fidanlığın içinde sapsarı gözlü ve ay ışığı gibi parlayan kaplanla karşılaşmış; ölü buzağı hayvanın ağzından aşağı sarkıyormuş. Bir kaplan. Bu, Vladiša gibi bir adam için ne anlama gelebilirmiş ki? Ben biliyordum kaplanı çünkü büyükbabam beni her hafta suriçine götürüp kaplanı işaret ediyordu; çünkü arada sakin öğleden sonralarımızı geçirdiğimiz doldurulmuş hayvan müzesinde kaplan yazan etiketler vardı, çünkü büyükannemin diz kremi kutusunun üzerinde karmaşık Çin harfleriyle kaplan kelimesi karalanmıştı. Kaplan Hindistan'dı ve uyuşuk, sarı öğle saatleri; kocaman açılmış gözleri ile geyik, mangrovların arasında yatarken Kipling'in orman sakinleri katilin sırtını işaretlemek için yere eğiliyorlardı. Ama büyükbabamın köyünde, o günlerde, bir kaplan? Bu kelimenin anlamı neydi ki? Ayı, kurt, tamam. Ama kaplan? Ne dehşet ama.

• Téa Obreht, Kaplanın Karısı

30 Ocak 2024 Salı

Gerçek Terapi

 



Gerçek şu ki, birçok hasta terapiye değişmek için gelmez. Yani tam olarak değil.

Değişmek istediklerini düşünebilir ve bunu söyleyebilirler. Çok geçmeden, tam olarak oldukları kişi olmaya devam etmek ve hayatı kendi kendilerini sınırlayan şekillerde yaşamak istedikleri ortaya çıkar, bunu yapmak onlara daha iyi hissettirir.

Gerçek terapi, kişinin isteğinin imkânsız olduğunu yalnızca anlamasına değil, aynı zamanda gerçekten ciddiye almasına yardımcı olmakla başlar. Başka bir deyişle terapi, hasta acı veren gerçekle uzlaşmaya çalışırken, ezici bir hayal kırıklığını da kabullenebilmesiyle başlar. Kaldı ki, ne terapistin ne de bir başkasının hastalara istediklerini verme gücü vardır.

Hastaların daha farklı hissedilmeleri için daha farklı olmaları gerekir, oldukları kişiden farklılaşma anlamında. Terapötik çalışmada bypass yoktur. Paradoksal bir şekilde, gerçekçi umudun kapısını açan tam da bu korkunç hayal kırıklığıdır.

Ne yazık ki bu paradoksal durumu anlayabilen ve bu zor işi yaparken hastalarla bu yolda yürümeye kararlı olan her bir terapiste karşılık, hastaların farklı olmadan da farklı hissedebilecekleri yanılsamasını beslemekten başka bir şey yapmayan terapistler de vardır, onlara göre terapi bir çeşit sihirle çalışır.

• Jonathan Shedler, Psikoloji Profesörü, Psikoterapist (Çeviri bana ait)

• Görsel: Alessandro Malossi

19 Ocak 2024 Cuma

Kendiliğin Çözümlenmesi

 



“Utanç duygusuna yatkın birçok kişinin güçlü idealleri yoktur, bunların çoğu, ihtirasları ile yönetilen teşhirci kişilerdir; yani kendine özgü ruhsal dengesizliğin (utanç şeklinde yaşanan) nedeni, yansızlaşmamış teşhirciliğin bene dolmasıdır, aşırı güçlü bir idealler sistemi karşısında benin görece zayıf kalması değil. Böyle insanların kendi başarısızlıklarına karşı verdikleri yoğun tepkiler de, -nadir istisnalar dışında- üst benin bir etkinliği değildir. Hırslı ve teşhirci hedeflerine ulaşma yolunda yenilgi yaşadıktan sonra, bu türden insanlar genellikle ilk önce dağlayan bir utanç ve ardından da kendilerini başarılı rakiple kıyaslayarak, yoğun bir haset yaşarlar.”

• Heinz Kohut, Kendiliğin Çözümlenmesi

Görsel: Annie Collinge

10 Ocak 2024 Çarşamba

Üç Hayatım Olsaydı

Üç hayatım olsaydı, ikisinde seninle evlenirdim.

Ya üçüncüsünde? O öteki hayatta Starbucks'tayım, tek başına oturmuş, yazıyorum -- 

bir anı, belki bir roman ya da bu şiiri. Çocuksuzum, muhtemelen, 

nehir manzaralı küçük bir dairem,

ve kitaplarım -- bir sürü kitap ve okuyacak zaman.

Birlikte güldüğüm arkadaşlar; ara sıra bir adam,

hafta sonu için yalnızca, tenin canlanması neye benziyordu hatırlamak için. 

Bu hayatta daha zayıfım, veganım, yoga yapıyorum. Sanat filmlerine, çiftçi pazarlarına gidiyorum, 

uçuşan eteklerim, iri takılarımla martini içiyorum.

Maine kıyısında tatil yapıyor, pazen bir gömlek giyiyorum

Ter ve tıraş losyonu kokusunu kendisinden çok sevdiğim hafta sonu adamını ardımda bırakmışım. 

sahilde yürüyorum gün doğumunda, mükemmel spiral deniz kabukları buluyor, 

suyun kumda bıraktığı izlere bakıyorum. Ve bazen merak ediyorum acaba bulabilecek miyim seni.


If I Had Three Lives


If I had three lives, I'd marry you in two. 

And the other? That life over there at Starbucks, sitting alone, writing -- a memoir, maybe a novel or this poem. No kids, probably, a small apartment with a view of the river, and books -- lots of books and time to read. 

Friends to laugh with; a man sometimes, for a weekend, to remember what skin feels like when it's alive. I'm thinner in that life, vegan, practice yoga. I go to art films, farmers markets, drink martinis in swingy skirts and big jewelry.

I vacation on the Maine coast and wear a flannel shirt weekend guy left behind, loving the smell of sweat and aftershave more than I do him. I walk the beach at sunrise, find perfect shell spirals and study pockmarks water makes in sand. And I wonder sometimes if I'll ever find you. 


Sarah Russell

Çeviren: Nuray Önoğlu

Görsel.