hakan günday etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hakan günday etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Ekim 2021 Cumartesi

"O kadar acıdan sonra yola çıkanla hedefe varan aynı kişi olmaz."

Hakan Günday'ın taze çıkan yeni romanı Zamir'i okuyorum. Daha kitabın başında şu cümlelerle okuru sarsıyor Günday, alıntılıyorum:



"Sınırdaki onlarca mülteci kampının arasından, patlatmak için El-Aman’ın seçilmiş olması elbette bir tesadüfün eseri değildi. Diğer kampların aksine, mülteciler için El-Aman’dan sonra yeni bir hayat ihtimali gerçekten de vardı. Kamp yönetiminin uluslararası bağlantıları sayesinde o mülteciler bir gün El-Aman’dan çıkabilir ve evlerinde bıraktıkları kendilerine çok uzaklarda yeniden kavuşmayı deneyebilirlerdi. Ne de olsa mülteci sadece evini değil, yola çıktığı gün kendini de terk eder. Çünkü o kadar acıdan sonra, yola çıkanla hedefe varan aynı kişi olmaz. Yine de savaşın olmadığı bir coğrafyaya ulaşıp gerçekte kim olduğunu hatırlamaya çalışmak o kampta kalanlar için mümkündü. Hatta bir gün gelebilir ve yasal sorumlulukların dan kaçınmak için bütün devletlerin göçmen olarak andığı o insanlar, sahip olmaları gereken mülteci statüsüne, El-Aman yönetiminin de desteğiyle, gittikleri ülkede kavuşabilirlerdi. İnsanların bir damla su için göç yollarında birbirini boğazladığı bir evrenden insanların indirimde olan bir telefon için mağazalarda birbirini boğazladığı farklı bir evrene açılan, boyutlar arası bir kapıydı o kamp.

Bu yüzden o bomba başka bir yerde değil de El-Aman’da patladı. Hatta bebek de bu yüzden o kamptaydı. Bomba ve bebek aynı nedenle bırakılmışlardı oraya. Çünkü El-Aman’da umut vardı.

Bombayı kampa kimin bıraktığı öğrenilemedi. Ancak patlamadan altı gün önce Türkiye topraklarında doğan bebeği sınırın diğer tarafına kimin geçirdiği belliydi. Suriye’deki o kampa gizlice kimin soktuğu da belliydi. Hatta Yusuf Ali’ye göre patlamayla birlikte ağlamayı kesen bebeğin yüzündeki sinirler öldüğü için Asbjörn’e göre bir daha asla ağlayamayacağı da belliydi."