çare kitap etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
çare kitap etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Eylül 2021 Perşembe

Okuduklarım, Ağustos-Eylül 2021

 1) Talat Parman, Psikanalizi Yazmak

Talat Parman, psikanaliz hakkında yazdığı önceki yazılarını biraraya getirmiş. Hem psikanalizin teori ve pratiği hakkında hem de psikanalizin Türkiye'de kurumsallaşmaya başladığı yıllarda alana ışık tutan yazılar kaleme almış.

2) Donald W. Winnicott, Piggle

Küçük Bir Kız Çocuğunun Psikanalizle Tedavisinin Öyküsü'nü anlatan kitap bence özellikle çocuklarla çalışmak isteyen psikanalitik yönelimli alan uzmanlarına hitap ediyor. Winnicott gibi büyük bir terapistin vakayı ele alış biçimi ve pratiğini görmek için bile okunabilir. Özlem Yüksel çevirmiş.


3) Dolores Reyes, Toprakyiyen

Çok sevdim bu romanı. Yazarın anlatımı ve kızların başına gelen olaylara yaklaşımı beni çok etkiledi. Saliha Nilüfer çevirmiş. İyi edebiyat.


4) Hüseyin Rahmi Gürpınar, Ben Deli miyim?

Uzun süredir okumak istediğim bir kitaptı Ben Deli miyim? Hüseyin Rahmi'nin diğer eserlerinin aksine oldukça uzun olması dikkat çekiyor. Gördüm ki dönemin İstanbul'una, siyasi ortamına, adalet anlayışına ve toplumsal ahlak konularına dair epey açıklama yapılmış. Sevenleri kaçırmasın.


5) Selçuk Altun, Kitap İçin 4

6) Selçuk Altun, Ardıç Ağacının Altında

7) Selçuk Altun, Ayrılık Çeşmesi Sokağı

Selçuk Altun okumayı hep çok sevdim. Kitap İçin derlemesini ilk kez aldım, diğerleri de yeni baskı yaptıkça alırım muhtemelen. Romanları ise yine çok iyiydi, sanki Ayrılık Çeşmesi Sokağı "en olmuş" Selçuk Altun romanı. 

Erkeklerin hayatının kadınını araması gibi ben de hayatımın aforizmasına ulaşmaya çalışıyordum.


8) Evrim Kuran, Onlar Göçtü Buradan

Evrim Kuran'ın yaptığı işleri ve araştırmalarını yakından takip ediyorum. Önceki kitabı Z Kuşağı gibi bu kitabı da kolay okunuyor, bir oturuşta bitirilebiliyor. Konuya neredeyse artık herkesin ilgili olduğunu gördüğüm için okunmasını tavsiye ederim.


9) Fatih Altınöz, Birine Bir Şey Yapmaktan Korkuyorum

10) Fatih Altınöz, Kutsal Aile

Fatih Altınöz'ü yeni keşfettim. 90'lı yıllarda Şizofrengi dergisini çıkarmış. Alana ilgi duyanların internette yayınlanan Şizofrengi sayılarına bakmalarını da mutlaka öneririm. Birine Bir Şey Yapmaktan Korkuyorum kitabında psikiyatrist olan Altınöz, karşılaştığı hastalara dair hikayelerini biraraya getirmiş. Ben severek okudum. Kutsal Aile'deki öyküyü ve anlatımı pek sevmedim açıkçası, beni hiç sarmadı. İktidarsızlar romanını da almıştım, bir ara onu da okuyacağım.


11) Jean Teule, İntihar Dükkanı

Çok övüldüğünden ve isminden dolayı merak etmiştim bu kitabı. Bir de İsmail Yerguz çevirisi olması kitabı bana aldırmıştı. Aslında iyi bir fikir, iyi bir hikaye ancak anlatımı sevmedim. Çok tekrar var olaylar arasında, kısa bir kitap olmasına rağmen yarısından sonra sıkılmaya başladım.


12) Lucia Berlin, Temizlikçi Kadınlar İçin El Kitabı

Hikâye kitabı. Uzun süredir Türkçe baskısını Siren'den bekliyorduk. Siren'den beklediğim çoğu kitap gibi bu kitap için de diyebilirim ki beklediğime değdi! Kitaba adını veren hikayede zaten mahvoldum da diğer hikâyeler de oldukça etkileyici, usul usul akıyor. Aylin Ülçer, çevirilerini takip ettiğim birisi, yine çok iyi iş çıkarmış. Kendinize bir iyilik yapın ve bu kitabı kendinize hediye edin. 


13) Irvin D. Yalom, Divan

Divan'ı aslında 2018'de okumuştum, içerdiği psikoterapi uygulamaları ve etik kurallarla ilgili kısımlarda okumak istediğim parçalar olunca tekrar başladım. “Kayıp ruhların kurtarıcısı” olan Seymour Trotter’ın hayaletiyle tekrar karşılaşmaktan memnunum. Özden Arıkan çevirmiş.


14) Burçin Tetik, Annemin Kaburgası

Nefis öyküler. Nefis bir anlatım. Her öyküde içim sızladı. Burçin Tetik çok güzel iş çıkarmış.

Kardeşimin okul çantasını yerden kaldırırken elini leğen kemiğine götürmesinde duyardım annemin acıyan yerlerinin sesini. Annem değil, yaraları konuşurdu benimle.” 

29 Ağustos 2021 Pazar

Son Okuduklarım, Mayıs-Ağustos 2021

1) Edouard Louis, Babamı Kim Öldürdü

2) Edouard Louis, Eddy'nin Sonu

“Başkaları, dünya, adalet, sürekli birilerinden bizim intikamımızı alır ama onlar aldıkları intikamın bize fayda sağlamadığının, aksine bizi yok ettiğinin farkına varmazlar. İntikamımızı alarak bizi kurtardıklarını zannederken aslında bizi yok ederler.”

Eddy, otobiyografik kurmacalarında çocukken yaşadığı dünyayı okurlarına da yaşatıyor. Ayberk Erkay'ın yetkin çevirileri sayesinde metnin içine rahatça girebiliyoruz. 




3) Aleksandros Papadiamantis, Hadula - Bir Ada Öyküsü

Kitap kapağının minnoşluğuna aldanıp da almayın bence bu kitabı. İnsanın kanını donduran cinsten bir öyküsü var. Hakikaten çaresizlik insana neler yaptırabiliyor! Yasemin Aydın'ın yetkin çevirisi ve Herkül Millas'ın önsözüyle. Hararetle önerilir.


4) Ayfer Tunç, Suzan Defter

Ayfer Tunç kitaplarını çok ayrı seviyorum. Suzan Defter'de iki farklı günlük okuyoruz. Ben önce erkeğin günlüğünü sonra kadının günlüğünü okumayı seçtim. Nefis bir akıcılığı var öykünün. Ayfer Tunç iyi ki var, iyi ki yazıyor. 

(...) Anlamazdı. O anlayabilecek, ben anlatabilecek olsaydım, benim gibi adamların cenneti olurdu dünya.


5) Etgar Keret, Uç Artık

Keret'in Siren'den çıkan tüm kitaplarını okudum. Yıllar önce kendisiyle tanışma fırsatı yakalamıştım, o 1 saatlik sohbet benim için unutulmazdır. Yemek tarifi yazsa okurum dediğim yazarlardandır. Her zamanki gibi Avi Pardo çevirisiyle. 

Sohbet, cezaevinin zemininde büyük bir sabır ve çaba sonucunda kaşıkla kazılan bir tünele benzer. Tek bir amacı vardır; seni bulunduğun yerden çıkarmak.


6) Domenico Starnone, Bağlar 

Demokratik bir şekilde ailenin tüm üyelerinin ağzından aynı hikâyeyi farklı açılardan okuyoruz. En eğlencelisi çocukların konuştuğu üçüncü bölüm olmuş. Yüz Kitap'ın henüz kötü bir kitap yayımladığını görmedim. Meryem Mine Çilingiroğlu çevirisiyle.


7) Milan Kundera, Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği
8) Milan Kundera, Yaşam Başka Yerde

Kundera'nın dokuz farklı kitabını 23-27 yaş aralığında okumuşum. 35'imde bu iki kitabı tekrar okumak istedim. Şimdi daha iyi anladığımı düşünüyorum. Fatih Özgüven ve Levent Kayaalp çevirileriyle. 


9) Mario Sabino, Babamı Öldürdüğüm Gün

Özlem Ekmeçiler Rocha çevirisiyle Türkçede ilk kez okuduğumuz yazarın psikanaliz meraklısı olduğunu daha ilk sayfalardan anlıyoruz. Roman içinde roman var, bence bu romanı asıl güzel yapan da bu fikir olmuş. 


10) Claire Keegan, Emanet Çocuk

İlginç bir anlatımı var Keegan'ın. Daha önce Yüz Kitap başka bir kitabını basmış ama nedense ilgimizi çekmemiş. Belki de Jaguar'ın yaptığı işlere çok odaklandık son zamanlarda bilemiyorum. Behlül Dündar çevirisiyle okuduk, akıcı ve zaman sıçramalı bir anlatımı var. 

“Baba,” diyorum. “Ağaçlar.”
“N’olmuş ağaçlara?”
“Hastalanmışlar,” diyorum.
“Salkım söğüt onlar,” diyor ve boğazını temizliyor.


11) Andrey Platonov, Mutlu Moskova

Söylemeye gerek bile yok, Platonov dünya edebiyatının en güçlü kalemlerinden biri. Can kitabı kadar etkilenmedim ama yine de okunur diye düşünüyorum. Günay Çetao Kızılırmak çevirisiyle.

İnsan doğru ve çalışkan olmalı, ben gelecek yaşamı yaşamak istiyorum, bisküvi olsun, reçel, şeker olsun ve her zaman kırlarda, ağaçların altında gezilebilsin. Yoksa ben yaşamam, öyle olmazsa canım çekmez. Canım basbayağı mutlu yaşamak istiyor. Eklenecek bir şey yok.


12) Varlam Şalamov, Kolıma Öyküleri

Bu kitabı tek seferde bitiremeyeceğimi daha ilk öyküden anlamıştım. “Şalamov insanın her ne olursa olsun hayatta kalma mücadelesini, olabilecek en duru ve en çarpıcı biçimde anlatmaktan hiç taviz vermez.” Bu kitabı, bu cümle yüzünden almıştım. Daha 50. sayfada hakkını verdi. Gamze Öksüz çevirisiyle. 


13) Jonathan Crary, 7/24 Geç Kapitalizm ve Uykuların Sonu

Kapitalizm, tüketim, mesai, uyku, topluluk fikri, gerileme-ilerleme gibi kavramlar bu kısa kitapta yoğun bir şekilde ele alınıyor. Nedim Çatlı çevirisiyle. Hannah Arendt referansını çok anlamlı buldum: “Eğer bir tüketim toplumunun üyelerinden başka bir şey değilsek, artık bir dünyada yaşamıyoruz, olsa olsa hep tekrar eden döngülerinde şeylerin görünüp kaybolduğu bir süreç tarafından sürükleniyoruz demektir.” 



14) Jean Louis Fournier, Tek Yalnız Ben Değilim 
15) Jean Louis Fournier, Dul 
16) Jean Louis Fournier, Son Siyah Saçım

Fournier'i çok seviyorum. YKY'den çıkan tüm kitaplarını okudum, bu üç kitabını da Temmuz ayında okudum. Tanımadığım (ve tanımak istemediğim) bu yazarlarla ne kadar çok özdeşleşirsem yazdıkları metinleri o kadar seviyorum. Fournier'le aramdaki yaş farkına rağmen sanırım metinleriyle bir şekilde özdeşleşebildim. Çeviriler sırasıyla Billur Köker, Can Belge ve Ayşe Ece'ye ait. 

Kırk yıl sonra yazacağım çizgi dizide yükseklik korkusu olan bir kuşun maceralarını anlatacaktım, kahramanım uçmaktan korkuyordu, bu yüzden adını Antivol (Fr: Uçma karşıtı) koymuştum.


17) Yeliz Turan Yunusoğlu, Yatak Odasındaki Kalabalık - Türkiye’de Kadınların Vajinismus Deneyimleri

Çok iyi kitap, çok sıkı bir araştırma. Yazarın çok titizlenerek hazırladığı bu kitap önemli bilgileri barındırıyor. Vajinismus'un biyolojik-psikolojik özellikleri dışında toplumsal-kültürel yaşantılarına kamerayı çeviriyor ve belki de asıl hikayenin orada olduğunu bize gösteriyor. 

Birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de çifte standartlar kadınların cinsel yaşantısına hayli yön verir. Kadın cinselliğinin bastırılması, sırtını sağlam duvara yaslar çünkü namus olgusu, kadın bedenine ve cinselliğine karşı muhafazakâr tutumun kültürel ve toplumsal kefilidir.