psikoz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
psikoz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Mart 2023 Cuma

Delilik nedir? "Psikoz"

Öznenin haksızlığa uğradığını hissettiği gerçek bir olayın, çoğu zaman bir kazanın yahut miras mevzusunun peşinden hukuki bir dava, bir adalet arayışı geldiğinde, paranoya daha görünür bir hal alabilir. Otoritelere ve gazetelere mektuplar yazılır. Günümüz toplumunda kendimizi mağdur olarak görmeye teşvik ediliyoruz; insan faaliyetlerinin neredeyse tümü için haklarında şikâyette bulunabiliyor olmamız yasallık ölçütünü oluşturuyor. Dolayısıyla toplumsal kuvvetler, vatandaşlar için şikâyetin son çare değil, tüm alışverişleri tanımlayan temel bir özellik olduğu bir manzara yaratmaktadır. Hatta günümüzde çocuklar, ebeveynleri hakkında resmî şikâyette bulunup, dava açabiliyorlar. Yani modern öznellik ile paranoya arasında, normallik ile delilik arasında bir ahenk mevcut. 

Eski psikiyatride paranoyayı tanımladığı düşünülen özellikler -masumiyet ve adaletsizlik hissi- günümüz modern bireyinin özellikleri haline gelmiş durumdadır. İnsanların kimi zaman çeşitli kurumlardan zulüm ve yanlış muamele gördüğü yadsınamaz elbette. Fakat önemli olan bunun nasıl yorumladığı, nasıl işlendiği, nasıl anlamlandırıldığıdır. Güçlü bir doğruluk-yanlışlık hissi çoğu zaman altta yatan bir psikozun emaresidir. Dış dünyaya atfedilen kabahat ne kadar sıkı ve sabitse, paranoya teşhisi de o kadar muhtemeldir. Zaman zaman uğradıkları tüm haksızlıkları en ince ayrıntısına kadar tarif eden paranoyaklarla karşılaştığımız olur: Arkadaşlarının ona sırt çevirmesi, iş yerinde maruz kaldığı bir mağduriyet, başına gelen korkunç bir kaza veya felaket. Verilen örneklerin hiçbirinde şüpheye mahal olmamasına rağmen, bu şikâyet sağanağı paranoyanın alameti farikası olan katılığı açığa vurmaktadır. Tek tek örnekler sahiden talihsizlik gibidir, diğer insanlar sahiden hatalı gibidir... ama yine de, şikâyetçinin günahsız oluşunun ta kendisi, tanıya uyanmamızı sağlamalıdır. 

Bazı paranoyaklar uysal ve sakin görünürken, bazıları kıpır kıpırdır ve çoğu kez önemli toplumsal değişimlerin failleri olurlar. Nevrotik insanlar fazla mücadeleci değildir, daha ziyade hayatlarını başka birilerinin yoluna koyacağı hayaliyle yaşar, risk almaktan kaçınırlar. Oysa paranoyaklar inandıkları dava uğruna tüm enerjisini seferber eder; toplumumuzda meydana gelen dönüşümlerin en iyilerini ve en kötülerini onlara borçluyuzdur. 

Belli bir hakikati aktarmayı, belli bir yanlışı veya kötülüğü açığa çıkarmayı görev edindikleri için, gayet hayırlı işlerde bulunabilirler; hem daha önce belirttiğimiz gibi, paranoyak bir hezeyan hakikate birebir denk düşebilir. Macar doktor Ignaz Semmelweiss, doğum esnasındaki kötü hijyen koşullarının bebek ölümlerine yol açtığını gözlemleyerek milyonların hayatını kurtarmıştı; gelgelelim, düşüncesinin doğruluğuna duyduğu hezeyanlı inanç, akıl hastanesine kapatılmasına yol açmıştır.

Klinisyenlerin sık sık yanlış anladığı bir şeydir bu; şayet hastanın başına korkunç bir olay gelmişse, hezeyan ihtimali olmadığı sanılır. Oysa gerçek bir olay ile hezeyan arasında herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Çocukken suistimal edilmiş birisi de suistimal edildiği hezeyanına kapılabilir: İşin püf noktası, o kişinin belli bir olay etrafında nasıl anlam oluşturduğu, bu olaya hayatında nasıl bir yer atfettiğidir. 

- Darian Leader, Delilik Nedir?