Harry Potter etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Harry Potter etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Ağustos 2016 Salı

Temmuz 2016'da Okuduklarım

Temmuz ayı kitap okuma açısından verimli geçti, benim için. Aslında biraz da tuhaf oldu, çünkü fantastik okumayan bendeniz Harry Potter serisine devam ederken, işin edebiyat kısmını da atlamamak için gayret ettim. Potter serisinin rahat okunulabilirliği işimi kolaylaştırırken özellikle her gün işe gelip giderken yaptığım tren yolculuklarına da yükte hafif kitaplar eşlik etti.



Ateş Kadehi, Potter serisinin 4. kitabı; kitap Quidditch Dünya Kupası'yla başlıyor ve okul açıldıktan sonra Üçbüyücü Turnuvası'nın bu yıl Hogwarts'ta gerçekleşeceği efsanevi okul müdürü Prof. Albus Dumbledore tarafından açıklanıyor. Beklenmeyen olay ise üçbüyücü Ateş Kadehi tarafından seçildikten sonra yaşı tutmamasına rağmen sihirli kadehin Harry'nin adını da yarışmacıların arasına katmasıyla yaşanıyor. Seriyi birlikte çeviren Sevin Okyay ve Kutlukhan Kutlu yine çok rahat ve kolay okunabilen bir işe imza atmışlar. Bu kitapta sadece kapak olmamış diyebilirim; zira kapakta görüldüğü gibi Harry, Ateşoku'yla bir ejderhanın saldırısından kurtulmaya çalışıyor. Ancak bu olay Üçbüyücü Turnuvası'nın ilk aşamasında yaşanıyor, bence kapağa çizilmesi gereken resim turnuvanın son yarışmasında Harry ve Cedric'in kendilerini bir mezarlıkta bulduktan sonra Harry'nin Voldemort'la düello yaptığı sahne olabilirdi. (Gerçi buna çok benzer bir sahneyi son kitabın kapağında kullanmışlar. Onu henüz okumadığım için bir şey diyemem.)

Zümrüdüanka Yoldaşlığı serinin 5. kitabı ve 975 sayfa sürüyor. Epey hikâye anlatmış yazar bu kitapta, bir sürü detay var ve bu detayların hiçbirini filmlerde görmek mümkün değil. Hikâye daha da zenginleşiyor bu kitapta, ergenliğe giren Harry ve saz arkadaşları da artık yavaştan aşk meşk ilişkilerine kapılıyorlar. Kitabın sonlarına doğru Sihir Bakanlığı'nın Esrar Dairesi'nde yaşanan savaş ise gerçekten çok iyi. Filmde ise bu sahneler çok kötü; yine de haksızlık etmeyeyim; Yoldaşlık üyelerinin gelip olaya el koymasından sonra Dumbledore'un gelişi ve Voldemort'a haddini bildirişi filmde güzel çekilmiş. 
                            
         

Sine Ergün daha önce Bazen Hayat kitabını okuduğum bir yazar, Baştankara'da da aynı tarz hikayelerine yer vermiş; kısa, anlık, az cümle kurarak derinlerine inmek... birkaç hikâye etkileyici olsa da yeni bir şey yok.

Çerçeve'yi yeni bitirdim, yazar evlilik kurumuyla ilgili irdelemeleri hem kendi hem de yazarlık dersi vermek için gittiği Atina'da beraber vakit geçirdiği insanlar üzerinden yapıyor. İnsan ilişkileriyle ilgili göze çarpan cümleler de var, boş bir yazar değil. Lâle Akalın çevirmiş.

Kefaret'te başarısız bir besteci ve müzik öğretmeninin yaşadığı vicdan azabını hafifletme girişimi anlatılıyor. Çarpıcı bulmadım, sanki yazarı ara sıcak niyetine bir kitap kaleme almış ya da yayınevine bir kitap borcu kaldıysa onu ödemek için yazmış gibi. Ancak kitapta geçen müzik terimleri ve verilen bilgiler takdire şayan. Sertaç Canbolat çevirmiş.

8 Temmuz 2016 Cuma

Son aylarda okuduklarım

Bölük pörçük tuttuğum bloguma geri döndüm. Her geri dönüşümde olduğu gibi, "bu sefer düzenli yazacağım" diyerek başlayayım...

Şimdi buraya koyduğum kitaplardan çok daha fazlasını okuduğumu bilenler biliyor zaten, ancak burayı da şişirmemek için en son okuduklarımdan biraz bahsedip bahsi kapatacağım. 


Etgar Keret'i Buzdolabının Üstündeki Kız'dan beri çok severim, (Tanrı Olmak İsteyen Otobüs Şoförü beni hiç etkilememişti.) Hikâyeleri kısadır, birçoğu etkileyicidir, moderndir, kurnazdır, sevimlidir, masumdur, hınzırdır, anladınız işte. Domuzu Kırmak'ın çıkacağı haberini görünce bundan bir önceki kitabı Yedi Güzel Yıl'ı hâlâ okumamış olduğumu utanarak hatırlamıştım, bu yüzden iki kitabını birden aldım. Domuzu Kırmak, Tanrı Olmak İsteyen Otobüs Şoförü'ndeki hikâyelerden biridir. Yepyeni hikâyelerle bu Domuzu Kırmak hikâyesinin çizimleri ekleniyor ve ortaya güzel bir iş çıkıyor. 

Yedi Güzel Yıl da Keret'in otobiyografik denilebilecek hikâyelerini bir araya getiriyor. Keret'i bilenler zaten bir şekilde bu kitaplara da ilgi gösterecektir, yeni başlamak isteyenlere ise Nimrod Çıldırışları'nı tavsiye etmeden duramayacağım. 


Haziran 2016'da Harry Potter'a başladım, buna ben de inanamıyorum. İlk iki kitap Felsefe Taşı ve Sırlar Odası beni çok sarmadı, ama seri 7 kitap olduğu için devam ettim. İlk iki kitaptaki "tekrarlar" çok canımı sıktı. Rowling'in yazarlığıyla ilgili detaylı bilgim yok ancak sanırım Potter'ın ilk iki kitabında acemilik yaşamış. Örneğin kuzeni Dudley'nin ne kadar şişko ve embesil bir yaratık olduğunu onkere falan tekrar etti. 

Serinin üçüncü kitabı Azkaban Tutsağı hem verdiği heyecan hem de sürükleyiciliği anlamında en olmuş Potter kitabıydı. Şu günlerde 4. kitap Ateş Kadehi'ni okuyorum, 420. sayfasındayım, bu kitap 660 sayfa ve şimdiden diyebilirim ki sayfa sayılarının artırılması bilinçli bir tercih, birçok sayfa olmasa da olurmuş. Sayfa sayısı arttıkça kitabın fiyatı da artıyor, ticari bir stratejik hamle gözüyle bakıyorum bu duruma. Beşinci kitap Zümrüdüanka Yoldaşlığı'nı edindim çoktan, bu da 975 sayfa. Kendime sabırlar diliyorum. 


Karl Ove, Türkçede daha yayımlanmadan merak uyandıran yazarlardan biri olmuştu. 6 kitaplık Kavgam serisi Avrupa edebiyat ortamlarında fırtınalar estirdiği için bizim kıyılarda da belli bir kesim tarafından merakla beklenmişti. İlk kitabın güzel karşılanması ve satış anlamında da yayınevi Monokl'ün yüzünü güldürmesi sonucunda serinin devamı da gelmeye başladı. 2. kitap Âşık Bir Adam, Karl Ove'nin karısı Linda'yla tanışması ve evlenmesi ve çocuk yapmasını anlatan İsveç günlerini kapsıyor. Sürekli başına gelen olayları anlatmıyor bu arada, benim sevdiğim bir yöntem olan olayı kesip o konu hakkında bilinç akışını konuşturması yazdığı metni çekici hale getirmesini sağlıyor. Dostoyevski'den girdiği sayfalar ya da hayatla ilgili sorun neydi diye sorup altını doldurduğu sayfaları edebi tatmin yaşayarak okudum.