Annie Ernaux etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Annie Ernaux etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Ocak 2022 Cumartesi

Seneler

"Sahip olduğumuz tek şey tarihimiz, o da bize ait değil."

José Ortega y Gasset


Eşyaları arzulayacak zamanımız vardı, plastik kalem kutusu, kauçuk tabanlı ayakkabı, altın saat. Elde ettiğimizde bize hayal kırıklığı yaşatmıyordu onlar. Başkalarını hayran bırakmak için sergiliyorduk her birini. Seyretmekle ya da dokunmakla azalıp tükenmeyen bir sihir ve büyü barındırıyorlardı. Onlara sahip olduktan sonra bile durmadan evirip çevirerek, kim bilir ne bekliyorsak, hâlâ bir şeyler beklemeye devam ediyorduk.



Varoluşumuzun ufku ilerlemeydi. İlerleme refah anlamına geliyordu, çocukların sağlık ve afiyette, evlerin ışıl ışıl, sokakların aydınlık olması demekti, savaşın ve köy hayatının tüm karanlık unsurlarına sırt çevirmek demekti. İlerleme plastikte ve formikadaydı; antibiyotiklerde ve sosyal sigorta ödeneklerinde, mutfak musluğunda akan suda ve kanalizasyondaydı; tatil kamplarında, yüksek öğrenimde ve atomdaydı. Zekânın ve açık görüşlülüğün kanıtı olarak, zamana ayak uyduracaksın diye tekrarlıyordu herkes birbiriyle yarışırcasına. Orta ikideki kompozisyon dersinde "elektriğin faydaları" ya da "modern dünyayı karalayan birine karşı cevaplar" gibi konulardan birini seçiyorduk. Anne babalarımız, gençler bizden daha çok şey bilecek diye iddia ediyordu.

Gerçekteyse, evlerin darlığı çocuklarla anne babaları, kız, oğlan bütün kardeşleri aynı odada yatmaya mecbur bırakıyordu, hâlâ leğende el yüz yıkanıyor, âdet bezlerindeki kan soğuk suda akıtılıyordu. Çocukların nezle ve bronşitleri hardal tozu lapasıyla tedavi ediliyor, büyükler grip olduğunda kendilerini sıcak rom ve gripinle iyileştiriyordu. 

Erkekler güpegündüz duvar kenarlarına işiyordu. Yüksek öğrenime şüpheyle bakılıyor, gözünü fazla yukarılara dikmiş olmaktan ötürü, meçhul bir yaptırımla alaşağı edilip cezalandırılmaktan korkuluyordu, fazla okumak insana kafayı yedirirdi. Ağzında eksik diş olmayan yoktu. Zaman herkesin yüzüne aynı şekilde gülmüyor deniyordu.

- - - - - - -

Çocukları okula göndermek mi daha iyi yoksa kendi kendilerini eğitmeleri mi, Ajax toz temizleyici kullanmanın toksik etkisi var mı, yoga yapmak faydalı mı, grup terapisi işe yarıyor mu, günde sadece iki saat çalışmak ütopya mı, kadınlar erkeklerle eşit mi, yoksa farklılıkta eşitlik mi talep etmeli soruları masaya yatırılıyordu. 

Bütün alışkanlıklar, her şeyin en iyi nasıl yapılabileceği gözden geçiriliyordu: en iyi beslenme, doğum, tedavi ve bakım, çocuk yetiştirme, kendinle, başkalarıyla, doğayla uyum içinde yaşama ve toplumdan kaçma biçimleri. Kendini ifade etme yolları: çömlekçilik, dokumacılık, gitar, takı, tiyatro, yazı. Tanımsız ve uçsuz bucaksız bir yaratma arzusu vardı havada. Herkes kendini sanatsal bir faaliyete veriyor ya da ilerisi için planlıyordu. Şu ya da bu biçimde, bütün sanatsal ifade araçlarının aynı derecede değerli olduğu görüşündeydik, resim yapmak ya da yan flüt çalmak dışında, psikanaliz yoluyla kendini gerçekleştirmek de mümkündü. 

- Annie Ernaux, Seneler



"Bütün görüntüler yok olup gidecek" cümlesiyle başlayan bu kitapta Ernaux, farklı türden bir otobiyografik anlatıya soyunmuş. 1940'lı yıllardan 2000'li yıllara uzanan bu bir çeşit tarih yazımında kendini merkezden çıkaran yazar görsel malzeme kullanmadan, II. Dünya Savaşı sonrası Fransası, gündelik hayatı, bireysel ve toplumsal dönüşümleri yazmış. Oldukça etkileyici.