Ben Affleck etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ben Affleck etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Ocak 2022 Perşembe

Son Düello: Bir Kadının Savaşı

Gladyatör, Kara Şahin Düştü, Cennetin Krallığı, Robin Hood gibi meşhur filmlerden tanıdığımız yönetmen Ridley Scott'ın son harikası, gerçek bir olaydan yola çıkarak yazılan bir kitaptan uyarlama Son Düello, izleyenleri epey düşündüren bir film olmuş.


14. yy Fransa'sında geçen hikâye o dönemin derebeyleri arasındaki hiyerarşiyi, krala bağlılığı, kilisenin inanılmaz üstünlüğünü, dogmatik düşünceyi de film boyunca aktarıyor. Baskın ataerkil düzen, erkeklerin mülkiyet hakkı, erkeklerin her an üstünlüklerini-güçlerini ispatlamak için savaşa hazır durumda olmaları gibi buram buram testosteron kokan yapısı yüzünden filmi izlemek çok da kolay değil. 

Yönetmenin önceki filmleri yüzünden müthiş aksiyon sahneleri izleyeceklerini sanan izleyiciler ise aradıklarını bulamayacaklar. Bir olaydan yola çıkılarak durumlar üstüne çekilen filmin derdi başka: Bu filmde düello yapan, çarpışan, dövüşen kişiler iki erkek de olsa asıl savaşı veren karakter bir kadın. Bu kadın onurunun savaşını herkese karşı veriyor. Aksiyon sahnesi isteyenler için ise yönetmen finalde çok iyi çekilmiş düello sekansıyla gönül alıyor. Filmin senaryosunu Nicole Holofcener'le birlikte Good Will Hunting'ten bu yana ilk kez beraber senaryo yazan Matt Damon ve Ben Affleck kaleme almış. 

Jean de Carrouges (Matt Damon), bölgenin eskiden tanınan ailelerinden birinin hayattaki tek oğlu, tek varis karakter. Lady Marguerite’le (Jodie Comer) evleniyor, ki bu evliliğin sonunda karısına kalan miras ve topraklar de Carrouges'u çok heyecanlandırıyor. Jacques Le Gris (Adam Driver) ise de Carrouges'un daha önce beraber, omuz omuza savaştıkları bir nevi silah arkadaşı. Ancak Le Gris, Lady Marguerite'e kalacak önemli bir toprak parçasına bölgenin derebeyi Kont Pierre’in (Ben Affleck) sayesinde el koyuyor. O topraklarda gözü olan de Carrouges ise sinirden köpürüyor. Zaten film boyunca de Carrouges'u onuruna çok düşkün, neredeyse sürekli sinirli, oyunlar oynamayan dümdüz bir adam olarak tanıyoruz. 

Filmin unutulmasına izin vermeyen olayı ise üç karakterin gözünden yaşananları ayrı ayrı göstermesi bence. Le Gris, de Carrouges'un gittiği bir savaşı fırsat bilerek de Carrouges'un karısı Lady Marguerite'e tecavüz ediyor. Bu olay öncesinde ve olay sırasında yaşananlar hem de Carrouges'un, hem Le Gris'nin hem de Lady Marguerite'in gözünden anlatılıyor. Anlatımlar arasındaki küçük nüanslar bireysel algılarımızın ne kadar farklı olduğunu bir kez daha göstermesi açısından da ilgi çekici. 


1386 yılının Fransa'sında susup kaderine razı olması beklenen kadın karakter susmuyor ve kocasına duruma anlatıyor. Onuruna düşkün ve Le Gris'ye zaten çoktan düşman olan de Carrouges deliye dönüyor ve önce bölgenin derebeyi Kont Pierre'e gidiyor. Kont Pierre'in Le Gris'yle arası çok iyi olduğundan sonuç alınamıyor ve de Carrouges Fransa Kralı'na kadar gidiyor. O dakikadan sonra olayı Fransa'da duymayan kalmıyor. Oldukça genç, toy bir delikanlı sayılacak kral ise düelloya karar veriyor. Düello'yu kazanan kişi Tanrı'nın iradesi sayesinde haklılığını ispatlamış olacakmış. Ve iş bu kadarla kalmıyor: de Carrouges düelloyu kaybederse, karısı tecavüz suçlaması yaptığı için haksız bulunacak ve diri diri bir kazığa oturtulup yakılacak. de Carrrouges bunu tereddütsüz kabul ediyor. Çünkü onun için onuru ve Le Gris'yi yenmek her şeyden önemli. 

Filmdeki bazı diyalogların çok önemli olduklarını düşünüyorum, filmin asıl meselesi o konuşmalarda yatıyor. Ancak izlemeyenler için keyfini kaçırmamak adına o konuşmaları alıntılamayacağım. Filmin gidişatını güzelleştiren anlardan birini yazayım: Film üç karakterin gözünden anlatılan üç bölümden oluşuyor. Her bölüme geçiş sırasında ekran kararıyor ve yeni bölümün başlığını yazıyor. Üçüncü bölümde ise çıkan yazı "Chapter Three - The Truth according to The Lady Marguerite" oluyor ve yazılar silinip geriye sadece "The truth" kelimesi kalıyor. Bu da bir kadının haklı mücadelesini gözler önüne seriyor zaten. Ki bu kadın bırakın erkekleri, kadınların bile desteğini alamadan mücadelesini sürdürmek zorunda kalıyor. 

İyi film.