Henning Mankell etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Henning Mankell etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Aralık 2021 Perşembe

Dünyanın sonu ne zaman?

Ben, José Antonio Maria Vaz, ben de ırmağın geniş ağzına inen sarp bayırlara asılı bu şehrin bir parçasıyım. Evler, tıpkı maymunlar gibi bayırlara tırmanıyor ve içlerinde yaşayan insanlar sanki her geçen gün biraz daha çoğalıyor.


Bilinmeyen iç bölgelerden, savanlardan, uzaklardaki ölmüş ormanlardan çıkıp üzerinde bu şehrin bulunduğu sahil şeridine geliyorlar. Buraya yerleşiyor ve kendilerine yöneltilen bütün o düşmanca bakışların farkına varmıyorlar anlaşılan. Nasıl geçindiklerini ya da nerelerde barındıklarını kimse bilmiyor. Şehir tarafından yutuluyor ve onun bir parçası haline geliyorlar. Her gün denkleri ve sepetleriyle yeni yabancılar geliyor şehre, heybetli başlarının üstünde iri bohçalarıyla uzun boylu siyah kadınlar ufuk çizgisi boyunca dizilmiş küçük siyah noktalar gibi ilerliyor. Yeni çocuklar doğuyor ve bulutların karardığı, fırtınaların katil çeteler gibi ortalığı kasıp kavurduğu günlerde suların önüne katılıp sürüklenecek yeni evler bayırlardan yukarı tırmanıyor. İnsanlar kendilerini bildi bileli böyle bu. Pek çok insan geceleri uykusuz gözlerle bu gidişin neye varacağını kara kara düşünüyor.

Şehir ne zaman bayırdan aşağı yuvarlanıp deniz tarafından yutulacak?

Bunca insanın ağırlığı ne zaman fazla gelecek?

Dünyanın sonu ne zaman?

Ben, José Antonio Maria Vaz, bir zamanlar ben de geceleri uykusuz gözlerle kara kara düşünürdüm.

Ama artık bıraktım bunu. Nelio'yu tanıdıktan, onu dama taşıdıktan ve ölüşünü gördükten sonra.

Önceleri zaman zaman üzerime çöken huzursuzluk artık yok. Daha doğrusu, insanın korkmasıyla huzursuz olması arasında belirleyici bir fark olduğunu kavramış bulunuyorum.

Bunu bana açıklayan da Nelio oldu.

"Korktuğun zaman sanki doyurulmaz bir açlık çekiyormuş gibisindir, halbuki huzursuzsan bu huzursuzluğa karşı direnirsin."

Dediklerini hatırlıyorum ve haklı olduğunu da biliyorum şimdi. Bazen burada dikilip gecenin örttüğü şehre, huzursuzca titreşen ateşlere bakıyor ve yanında durup ölüşünü seyrettiğim dokuz gece boyunca söylediği her şeyi hatırlıyorum.

Bu dam da hikâyenin canlı bir parçası. Sanki denizin dibinde gibiyim, batmışım da daha derine gidemiyormuşum gibi. Kendi hikâyemin dibindeyim, her şey burada, bu damda başladı ve yine burada bitti.

Bazen görevim tam da buymuş hissine kapılıyorum: Sonsuza kadar damda dolaşıp kelimelerimi yıldızlara yöneltmek. Görevim bu, sonsuza kadar.

Unutmanın imkânsız olduğunu düşündüğüm garip hikâyem işte bu.

- Henning Mankell, Rüzgârlara Söyleyen

*Bana sıklıkla kitap sorulur, kitap önermem istenir. Ben de keyifle bu blog için kitap alıntıları yapıyorum. Bu kitap için de diyorum ki, okuma tarzınız ne olursa olsun bu kitabı mutlaka okumalısınız. (-meli, -malı?) 

**Ayrıca bu roman filme de uyarlanmış, film uyarlamasında kitabın orijinal adı Comédia infantil kullanmış. Ben izlemedim, merak edenler filmin IMDb sayfasına bakabilir.