21 Mayıs 2023 Pazar

Babalar ve Kızları

Bir kız çocuğu babanın bakışında ne denli sevildiğini hissederse, baştan çıkarma potansiyeli de (konuşmaya, süslenmeye ve ilgi çekmeye dair yatırımlar) o derece artar. Bu potansiyel, kadınsı özdeşleşmelerin temelini oluşturacaktır; şüphesiz, babanın bakışının kız çocuğa hem yönelmesi hem de ensest yasağını tanıması şartıyla: Babanın bakışının arzuya değil, sevgiye dair olması gerekir. Bu bakıştaki fazlalık veya eksiklik mutlaka bir iz bırakacaktır. Küçük kız, babasının kendine bakışını kendi düşlemleriyle de dolduracak ve böylece babanın bilinçli veya bilinçdışı konumlarıyla, küçük kızın bilinçli veya bilinçdışı Oidipal düşlemleri arasında oldukça karmaşık bir bağ oluşacaktır.


Oidipal düşlemleri ve baştan çıkarmayı hesaba kattığımızda, yetişkinlerin, oldukça masum, sıradan gözüken bazı tutumlarının çocuk için son derece uyarıcı olabileceğini belirtelim. Anne babadan birinin dışarıda kalması halinde, diğeriyle kurulan baştan çıkarıcı ilişki, çocuğu cinsel olarak uyarıp, aynı zamanda çok da kaygılandırabilir. Yapılandırıcı olan; çocuğun anne babadan biri ile duygusal çift olduğu ve diğer ebeveynin dışarıda kaldığı bir konum değil, aşk birlikteliği içindeki anne/baba karşısında üçüncü olma, dışarıda kalma konumudur. 

Anne baba arasında -kendisinin dışında kaldığı- ayrıcalıklı bir aşk/çift ilişkisi olduğunun farkına varması, çocuğu, yoğun bir kaygı olan iğdiş edilme kaygısından uzaklaştırır. Çok iyi bilindiği gibi, insanoğlunun bilinçdışında iki temel yasak vardır: Ensest ve öldürme yasağı (Freud, 1911). Bu yasaklara yakınlaştıkça, bilinçdışında yoğun bir kaygı, suçluluk ve ceza görme korkusu (iğdiş edilme kaygısı) ortaya çıkar. 

Gerçek bir ensest söz konusu olmasa da bedensel mahremiyet sınırlarının oluşmadığı, diğer ebeveynin ayırıcı işlevinin devreye girmediği ve Oidipal arzuların sonucu olarak anne baba ile çift olma konumuna itilerek "ensestüel" olarak adlandırılan (Racamier, 1995) bir ilişki biçiminin içinde kalan çocuk, kaygı içeren bir uyarılım yaşayarak zaten mevcut olan yoğun cinsel düşlemlerini bastıramaz. Normal gelişimde latans döneminin (6-10 yaş) başlangıcında -altı yaş civarında- bastırmaya uğrayacak bu cinsel düşlemler, aksi durumda aşırı bir uyarılımla benliğin sısnırlarını zorlayıp, klinik semptomlar olarak ortaya çıkarlar: Dürtüsellik, erken ergenlik, hiperaktivite, cinsel meşguliyetlerin devamı, yoğun mastürbasyon, somatik şikayetler, korku, altına kaçırma vb.

Ferenczi (1933) çocuk ve yetişkin dilinin farklılığından bahsetmiştir: Çocuk şefkatin lisanını, yetişkin şehvetin lisanını konuşur. Ferenczi'nin şehvetten kastı cinselliktir ve bu dil karışıklığının çocuğun ilk ruhsal çatışması, ilk travması olduğunu ifade edecektir. 

- Neslihan Zabcı, "Babalar ve Kızları: Bir Bakışın Öyküsü", Psikanaliz Defterleri 4 - Çocuk ve Ergen Cinselliği

6 Mayıs 2023 Cumartesi

Güç Duyusunu Yeniden Kazanmak

Öfke yakıttır. Öfkeyi hissederiz ve bir şeyler yapmak isteriz. Birisine vurmak, bir şey kırmak, kriz geçirmek, duvara yumruk atmak, o hergeleye haddini bildirmek. Ama biz nazik insanlarız ve öfkemizi bastırır, reddeder, gömer, engeller, saklar, onunla ilgili yalan söyler, ilaçla yatıştırır, üstünü örter, yok sayarız. Onu dinlemek dışında her şeyi yaparız. 


Öfke, dinlenilmesi gereken bir ses, bir çığlık, bir rica, bir taleptir. Öfkeye saygı duyulması gerekir. Neden? Çünkü öfke bir haritadır. Öfke sınırlarımızı gösterir. Nerede olduğumuzu görmemizi ve bu durumu sevmediğimiz zamanı bilmemizi sağlar. Öfke suçlama değildir, o yolu gösterir. İyileşmekte olan bir sanatçı için öfke sağlık belirtisidir. 

Öfke eyleme dönüştürülmek yerine, üzerinde düşünülmesi ve çalışılması gereken bir şeydir. Öfke, yönü işaret eder. Biz de öfkeyi yakıt olarak kullanıp belirtilen yön doğrultusunda önlem almak durumundayız. Biraz düşünerek öfkenin bize gönderdiği mesajı anlayabiliriz. 

"Canı cehenneme! Ben bundan daha iyi film yaparım!" (Bu öfke size, film yapmak istediğinizi anlatmaktadır. Nasıl yapılacağını öğrenmek durumundasınız.)

"İnanmıyorum! Bu oyunu ben üç yıl önce düşünmüştüm. Şimdi kalkmış o yazmış." (Bu öfke size, ertelemeyi bırakmanızı söylemektedir. Açılış geceleri fikirler için değil, yazılmış oyunlar için yapılıyor. Yazmaya başlayın.)

"Benim stratejimi kullanıyor. İnanılmaz bir şey bu! Benden çaldı! Bu fikri toparlayıp patentini almam gerekiyordu." (Bu öfke size, fikirlerinizi ciddiye almanızı ve onlarla çalışmanızı söylemektedir.)

Öfkelendiğimiz zaman öfkelendiğimiz için kendimize çok kızarız. Lanet olası öfke! Öfke bize, artık eski yaşamımız ile idare edemeyeceğimizi, eski yaşamın öldüğünü söylemekte. Yeniden doğduğumuzu anımsatmakta. Ve yeniden doğuş acıtıyor. Bu acı da bizi kızdırıyor. 

Öfke, eski yaşamımızın ölümüne işaret eden bir yangın fırtınası. Öfke, bizi yeni yaşama gönderen yakıt. Öfke usta değil, bir araç. Öfkenin üzerinde düşünülmeli ve çıkarımlar yapılmalı. Doğru kullandıldığında öfke, yararlıdır. 

Miskinlik, duyumsamazlık ve umutsuzluk düşmandır. Öfke ise değil. Öfke arkadaşımızdır. Hoş ve nazik olmayan ama çok çok sadık bir arkadaş. O her zaman, ihanete uğradığımız, kendimize ihanet ettiğimiz zamanlarda bizi uyarır. Kendi iyiliğimiz için harekete geçmemiz gereken zamanları bize bildirir. Öfke, kendi başına bir eylem değildir. O, eyleme davettir.

-Julia Cameron, Sanatçının Yolu