Gençlerle iletişim kurmak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Gençlerle iletişim kurmak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Mayıs 2022 Cuma

12 İletişim Engeli

Gençlerle konuşurken etkili olmayan yollar

Thomas Gordon meşhur kitabı "Etkili Öğretmenlik Eğitimi"nde iletişim engelleri konusuna oldukça önemli bir yer ayırır. İnsanlar yaşadıkları bir sorun karşısında bir bilene danışma ihtiyacı duyabilirler. Paylaşmak - Çözüm bulmakta unutulmaması gereken, karşınızdaki kişinin bir soruna sahip olduğu, yani kabul görme ve anlaşılma ihtiyacının yüksek olduğu bir durumda sizinle paylaşımda bulunduğudur. Amaç ne olursa olsun, sorun anlatan kişiyi dinlerken iyi niyetle ve yardım amacıyla yapılan, çoğu kez de alışkanlıklarımızdan kaynaklanan bazı tutum ve sözler iletişime engel oluşturabilmektedir. Bu da o kişi ile ilişkide yeni sorunlara yol açabilmektedir. Özellikle kendi kimliklerini kazanım sürecinde olan gençler bu konuda daha hassas olabilmektedir.


Dinleyen rolünde çoğu kez fark etmeden bu mesajları kullanırız. İletişim Engeli olarak tanımlanan bu tutum ve sözcükler, sorunu anlatan kişide aşağıda sıralanan algılamalara neden olabilmektedir:

 Ebeveynin söylediklerine karşı direnç geliştirmek, söylenenin tam tersini yapmak,

 Anne-baba tarafından anlaşılmadığını düşünmek,

 Anne-baba tarafından yeteri kadar akıllı ve güvenilir olmadığını düşünmek,

 Suçluluk duyguları,

 Kendine olan güveninde azalma,

 Gençte kendini savunma duygusu uyandırmak.

Herhangi bir sorun olmadığı zaman bunları kullanmak probleme sebep olmaz, bazıları eğlenceli dahi olabilir. Ancak karşımızdaki kişinin sorun yaşadığı durumda onu dinlerken, aşağıda sıralanan 12 İletişim Engelini kullanmak ilişkide sorun yaratır.

            1) Emir vermek, yönlendirmek:

“O kâğıdı buruşturma.”

“ Oda hemen toplanacak.”

“Hemen bırak o telefonu!”

Size sorununu anlatan bir kişiye bu tarz mesajlarla yaklaşmak, ”duygularının, ihtiyaçlarının ve sorunlarının önemsiz olduğu“ mesajını verir. Anne-baba gücü, korkuya dönüşür. Karşılık verme, inatlaşma, düşmanca duygular geliştirme, direnme vb. davranışlara yol açar.

2) Uyarmak, göz dağı vermek:

“Kendine çeki düzen vermezsen neler yapabileceğimi görürsün.”

“Karnende zayıf gelirse yaz tatilini unut.”

Karşımızdaki kişiye “senden daha güçlüyüm ve sana istediğimi yaptırırım” mesajını verir. Düşmanlık duyguları uyanabilir. Söylenen uyarının yapılıp yapılmayacağını görmek, sizi denemek isteyebilirler.

3) Ahlâk dersi vermek:

“Dürüst bir insan olarak doğruları söylemelisin.”

“İyi arkadaşlar birbirine küsmemelidir.”

Gençler “-meli, -malı”  içeren, dış otorite ve zorunluluğu temsil eden bu yaklaşımlar karşısında genellikle daha büyük bir şiddetle kendilerini savunurlar. Gence, onun yargısına güvenilmediği, başkalarınca doğru kabul edilen genel ahlak anlayışına uygun davranmasının daha iyi olacağı mesajı verilir. Yaş dönem özelliği ile bireyselleşme çabasında olan gençlerde bu tarz yaklaşımlar tam tersi etki uyandırır.

4) Öğüt vermek:

Bu tarz mesajlar karşıdaki kişiye sorunlarına çözüm bulma yeterliliğine inanılmadığı-güvenilmediğine yönelik mesaj verir.

“Arkadaşların olmadan da projeyi tamamlarsın. Aç internetini, araştır, yaz.”

“Bence gidip öğretmeninle konuşmalı, nasıl daha başarılı olacağını sormalısın.”

Öneri, üstünlük tavrı olarak algılanır. Karşı tarafın bağımlı kişilik geliştirmesine sebep olur. Öneriyi sunan kişinin kendisini anlamadığını düşündürür.

5) Nutuk çekmek:

“Şimdiki gençlerin bunu anlaması mümkün değil.”

“Biz çocukken ailemizin yanında gülemezdik bile. Siz ne kadar şanslısınız ama farkında değilsiniz.”

Sorun olmadığı zamanlarda gençlerin yetişkinlerden öğrenmesi kaçınılmazdır. Ancak sorun varken bu yaklaşım sergilendiğinde genellikle içe kapanıklık, anlaşılmamışlık, küskünlük uyandırır. Kendi düşüncelerine daha çok sarılırlar. Dinliyormuş gibi görünüp, dinlemeyebilirler. Bunu güç gösterisi olarak algılayabilirler.

 6) Yargulamak, suçlamak:

“Sen arkadaşını önceden arayıp anlatsaydın bunlar olmayacaktı.”

“Ne zaman verdiğin sözde durdun ki!“

"Bunu yapmış olduğuna inanamıyorum.“

Bu iletişim engelleri içinde kişinin benlik kavramını en olumsuz yönde etkileyenlerdendir. Karşı tarafı savunmaya iter. Yoğun kızgınlık, öfke duygusu açığa çıkarır. Benzer bir zorlukta kendisini eleştirmeyecek ve yargılamayacak bir kişi ile sorununu paylaşmayı tercih eder.

7) Övmek:

Olumlu da olsa bu da bir yargılama biçimidir. Kişi sürekli övülme beklentisi geliştirebilir. Kendisinin düşüncesi de farklı ise anlaşılmadığını düşünür.

"Neden beğenmedin, saçın güzel olmuş."

"Benim çocuğum çalışınca başarır.“

Unutulmaması gereken, gencin size anlaşılmak üzere bir sorunla geldiğidir. Bu yaklaşımla “anlaşılmıyorum“ düşüncesi uyanır.

8) Lakap takmak, alay etmek:

"Şimdi bebek gibi davrandın işte.“

"O kıyafet ne öyle, soytarıya dönmüşsün.“

Bu yaklaşım da gencin benlik algısını olumsuz etkiler. Hayal kırıklığı yaratır. İlişki ciddi anlamda zarar görür.

9) Yorumlamak, tanı koymak:

“Ben senin neden böyle davrandığını çok iyi biliyorum. Küçükken de istediğin olamayınca küsüp giderdin.“

"Arkadaşın senin dikkatini çekmeye çalışmış, o kadar belli ki.“

Bu mesajlar, karşı tarafa “ben tüm davranışların nedenlerini anlıyorum, çünkü güçlüyüm“ mesajını verir. Sorun anlatan kişi kendisinin yetersiz olduğunu düşünür. Konuşma isteğini ortadan kaldırır. Yapılan yorum doğru olduğunda bu duygular daha şiddetli yaşanabilir.

10) Güven vermek, desteklemek:

"Bunların hepsi geçecek.“

"Korkmana gerek yok, başaracaksın.“

Başlangıçta sorun anlatan gencin yararına görünür. Ancak anlaşılmadığı izlenimini uyandırabilir. “Abartıyorsun”  biçiminde anlaşılabilir. Kızgınlık, anlaşılmamışlık uyandırabilir.

11) Sık soru sormak:

"Ne zaman oldu, sen ne dedin?"

"O ne yapıyordu? Konuşabildin mi ?"

Sorun anlatan kişiye yöneltilen sorular, onun anlatım düzenini, sorunu algılayışını bozar. Sorgulanıyormuş duygusu uyandırır, anlatmaktan vazgeçirir. Sorun anlatan kişiye sorulan her soru onun konuşmasını sınırlar. Açık iletişimi engeller.

12) Konuyu değiştirmek:

"Sizin gibi gençleri okullarda görmek isteriz“

"Çocuğum boşver şimdi partiyi, sınavlar ne zaman? "

Bu iletiler karşı tarafa anlattığının ve kendisinin önemli olmadığını düşündürür. Sıkıntılarını anlatmaktan vazgeçer, erteler ya da kendilerini anlayacaklarına inandıkları başkalarına yönelirler.