2023 biterken etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
2023 biterken etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Aralık 2023 Pazar

2023 Biterken...

Yıl sonu raporlarım bir gelenek halini alır mı bilinmez, çok da mühim değil zaten, yaşamak anlık bir şey olduğu için yıl sonu anlarını bu şekilde değerlendirmeyi seviyorum. 

Yine birçok güzel kitap okudum, şarkı dinledim, film ve dizi izledim. Terapi yapmak ve yazı yazmak dışında bir işim yok, bu noktaya gelene kadar çok emek verdim, ancak yeni bir kariyer yolunun başındayım, harcanan çaba ve emek bende bitmez. 

Beğendiğim işleri bu sefer liste yapmak yerine kronolojik bir şekilde buraya taşıyacağım:

2023'te ilk beğendiğim film Ayrılma Kararı oldu, anlatım tarzını çok yakın ve kendimden buldum desem yeridir. Yılın beğendiğim ilk romanı Per Petterson'un Ardından romanıydı, bu yazarı çok seviyorum. Sonrasında At Çalmaya Gidiyoruz ve Sibirya Hayali kitaplarını da okudum. Petterson'ın okuduğum beş kitabı içinde en çok Sibirya Hayali'ni beğendim. Yıllar sonra Esirgeyen Gökyüzü'nü tekrar okuyabildim, ilkinde bir şey anlamamıştım, sanırım şimdi çok şey anladım. Joachim Trier'in Tekrar ve Oslo, 31 Ağustos filmlerini tadını çıkara çıkara ikişer defa izledim, bayıldım. 

Afacan Bir Psikanalistin Düşünceleri renkli, ritmik, bilgilendirici ve eğlendirici bir kitap olmuş, iyi ki çevrilmiş, çok beğenerek okudum ve tanıdığım tüm terapist arkadaşlarıma tavsiye ettim. Darian Leader'ın Delilik Nedir? kitabını bu sefer sağlam bir şekilde elden geçirdim, detaylı notlar aldım, psikozla ilgili vizyonum genişledi. 

Benim için tüm zamanların en iyi oyuncularından biri Juliette Binoche'un Bıçağın İki Yüzü, Ayrı Dünyalar ve Ve Perde filmlerini izledim, hepsini beğendim. 2023'ün en ama en beğendiğim filmi Tár'a deli oldum, Cate efsaneydi, hayatının rolünü oynamıştı bence, beş defa izledim!!!

Kit Zauhar'ın yazıp yönettiği ve oynadığı Actual People yılın gözde gençlik filmiydi benim için. Z kuşağının daha uzun yıllar bu filmi konuşacağını düşünüyorum açıkçası. Sosyolojik tespitleri yerindeydi. Zor Bir Ailede Büyümek beni en zorlayan psikoloji kitabı oldu, mideme yumruk yemiş gibi oldum. Gerçi böyle bir kitapta hangimiz olmayız ki!

Edouard Louis'nin Türkçedeki üçüncü kitabı Şiddetin Tarihi'ni beğendim, Louis'nin geleceğe kalacak genç yazarlardan olduğunu düşünüyorum. Türkçedeki üç çevirisi de benim için değerli ve güzel. İkonlar bu yıl okuduğum en iyi grafik romandı, çok az grafik roman okusam da bu eserin kalitesi gün gibi ortada zaten, bu yüzden rahat rahat konuşabiliyorum. 

Close ağlamaktan gözlerimizin şişmesine, mahvolmamıza neden olan film olarak belleğimizde yerini aldı. Çiftlerde Tükenmişlik iyi kotarılmış bir kitap, özellikle çift terapisi yapan meslektaşlara öneririm. Midsommar aşırı tuhaf bir filmmiş, vay be, demiştim. Beş Şeytan ise Tar'dan sonra en beğendiğim ikinci film oldu. Léa Mysius'ü Les Olympiades'dan biliyordum, bu sefer yönetmen koltuğuna da geçmiş, sonuç enfes olmuş. 

Okan Bayülgen'in yazıp yönettiği Richard oyununa gittim, oyuna dair bir şey bilmeden gitmek iyi bir seçenek değilmiş, popülariteye aldanmamak önemli. Ya Siz Nasılsınız, Dr. Sacks harika bir biyografi olmuş, ilk fark ettiğim gerçek Dr. Sacks hakkında bu zamana kadar hiçbir şey bilmiyor olduğumdu. Yunus İnsanlar'dan yıllar sonra yine bir Torsten Krol romanı Callisto'yu sonunda okuyabildim. Gizemli ve çılgın yazarımız Yunus İnsanlar'ı daha önce Callisto'yla müjdelemiş zaten. 

“5 Temmuz 1996’da kızım aklını kaçırdı.” cümlesiyle başlayan Geri Dön Günışığım'ı da tüm meslektaşlara öneriyorum. Doktor Shimamura’nın Tilkileri hem edebiyat hem fizyolojik psikoloji sevenleri kesişimine alarak zor bir iş kotarmış, başarılı buldum. Ateşin Tükettikleri ve Güvercinler Gittiğinde kitapları yine Alef'ten okuyup beğendiğim kitaplar oldu. Özellikle Rodoreda'ya Ölüm ve Bahar'ına bir bakın derim, bildiğimiz her şeyden farklı! 

State of the Union adlı minik dizi, ilk sezonuyla bu zamana kadar izlediğim en sevimli dizi olabilir. 10 dakikalık süresi ve çift terapisi gündemiyle beni benden aldı, modern insanın açmazlarına işaret etti, muhteşem oyuncumuz Rosamund Pike'ın performansına hayran bıraktı. 

Anne oyununu görür görmez gittim, Fişekhane'de izledim. Florian Zeller'in üçlemesinin son filmi olacakmış, filmi vizyona girmeden sahnede gördüğüm için memnunum. Ayrıca Defne Kayalar anne rolünde resmen döktürüyor. 

2023 böyleydi, umarım 2024 iş güç, kültür sanat ve üretim adına daha bereketli geçer. Cate'in Tar performansının bir fotoğrafıyla veda ediyorum, iyi yıllar!


2022 Biterken...

2021 Biterken...