Jan Valjean bir vebalıdır. Bütünüyle ahlaki değerleri simgeler ama yalnızca olumlu yönleriyle değil. Hugo ister istemez -ama bilinçle kurgulanmış olduğunu hiç sanmıyorum- olumlu olanın da ne olduğunu tartışmaya açmıştır. Kahramanlarının toplumsal konumlarını verirken alabildiğine acımasızdır, okuyucunun canının yanmasını ister adeta. Hugo'nun gözünün önünde bir okur manzarası vardır kuşkusuz; bunlar han odalarında, eski mutlu ve varlıklı günlerini çoktan geçmişte bırakmış ve bir anlamda köşeye sıkışmış konaklarda, köy evlerinde ve çoğunlukla Paris'in pislik içindeki sokaklarında bulunan korunmasız apartmanlarda yaşar. Yaşayınca da, böyle kıstırılmış ve çaresiz bırakılmış bir insanın yapacağı en iyi şey, kuşkusuz Sefiller'in yeni fasikülünü beklemektir.
31 Ocak 2022 Pazartesi
Jan Valjean bir vebalıdır
28 Ocak 2022 Cuma
Birhan Keskin'den...
Her gün bir kez bu kitabın başına geçtim.
Her gün bir kez dışarı çıktım kırık bir bulutla yürüdüm, her gün bir insana bakıp, yüzümü yere eğdim.
Her gün bir gazeteye boş gözlerle baktım.
Her gün birileri konuştu, onları dinliyor gibi yaptım.
Her gün bir kez "neredeyim" diye sordum kendime.
Her gün bir kuzey kışı indi içime.
Her gün karşımda duran fotoğraflarına baktım. Bir kez öfkelendim her gün bir kez sordum kendime neden bu kadar bağlandın.
Her gün adalet ve zalimlik üzerine düşündüm. Belki de her şey.
Her gün bir barbar, bir medeni ile gezdim sokaklarda. Minareleri her gün sabaha ezan sesleriyle ben açtım.
Her gün bir perdeyi aralamaya çalıştım.
Her gün hiçbir şeyi anlamadığımı düşündüm, her gün her şeyi anladığımı düşündüm. Güvercinleri yolculadım.
Her gün, günlere dayanamadığımı düşündüm. Kitapları alt alta dergileri kıvırarak yan yana dizdim. Ne idüğü belirsiz yerler benimle yürüdü. Gördüğüm her "cümle" bana bir bıçak gibi battı, anlamadım.
Her gün bir taş parçası söktüm içimden.
Her gün uyku beni koynuna alsın diye yalvardım.
Her gün, gün bitiyor gece bitmiyor dedim.
Her gün işlerin beni avutmadığını gördüm. Ayrılık günlerini sonradan niçin sisli bir perde gibi hatırlarız diye sordum. Öfkeni unutma dedim kendime her gün, unutursan düşersin dedim.
Her gün en az bir saati ayakta durmaya, dimdik durmaya ayırdım.
Her gün ömür sözcüğünü bir kez kalbimden geçirdim.
Her gün ömür sözcüğü kömür gibi tınladı içimde.
Her gün sana içimden bir kez "sevgilim" diye seslendim.
Her gün sana bir kez "zalim" diye seslendim.
Her gün, yan yana oturup birbirine rikkatle bakan iki yaşlı kadını düşündüm.
Her gün o kadınların bu fotoğrafı yırtıldı dedim.
Her gün "âh" ettim bir kere, bir kere o âh'ı geri aldım.
Her gün "yol arkadaşım" dedim, kahırla kapladım sözlerimi.
Her gün acını tattım.
Her gün unutmak için değil, unutmamak için ağu kattım kalbime.
Her gün insan olmak ne çok kusur içeriyor diye düşündüm.
Her gün bir kilidi açmaya çalıştım.
Başka bir şey vardı, başka bir şey; ben sana dünyanın değil yeryüzünün diliyle seslenmiştim. Çile nedir, günah ne? Bana ne bunlardan. Dünyanın merkezi sendin her gün ben senden uzayan uçsuz bucaksız bir kara.
- Birhan Keskin, Y'ol
(Görsel: Design Observer)
26 Ocak 2022 Çarşamba
Mezarımdan Yazıyorum
İkinci perde boyunca hiçbir şey duymadım; ne oyuncuların sözlerini ne de seyircinin alkışlarını. Arkama yaslandım. Lobo Neves ile aramızda geçen konuşmanın parçaları zihnimde yankılanıyordu, onun genel tavrını da göz önünde bulundurarak bu yeni durumun eskisinden daha iyi olduğu sonucuna vardım. Gamboa'daki ev hâlâ bizimdi ve bu da amaçlarımıza ulaşmamıza yetiyordu. Öteki eve yaptığım ziyaretler belli ki birinde kıskançlık uyandırmış veya mevcut bir kıskançlığı artırmıştı ve bunun sonucu felaket olabilirdi.
24 Ocak 2022 Pazartesi
Homo Deus - Yaşamın Dengesi
Biliminsanları beyindeki elektrik sinyallerinin nasıl bir araya gelip öznel deneyimler ortaya çıkarabildiğini bilmiyor. Daha da önemlisi, böylesi bir olgunun evrimsel açıdan faydalarını kestiremiyorlar. Yaşam algımızdaki en büyük eksik işte bundan kaynaklanıyor. Milyonlarca nesil boyunca insanların tavşanları kovalayabilsinler ve aslanlardan kaçabilsinler diye ayakları ve tavşanın nereye gittiğini, aslanın nereden geldiğini görebilsinler diye gözleri gelişti. Peki açlık ve korku gibi öznel deneyimler ne işe yarıyor?
21 Ocak 2022 Cuma
Bilişsel ve Davranışçı Terapiler
Son zamanlarda lisans/yüksek lisans öğrencilerinden aldığım birçok mesaj, benim devam etmekte olduğum eğitim süreçlerini kapsıyor. Klinik Psikoloji yüksek lisansıyla ilgili soruların yanında Bilişsel ve Davranışçı Terapiler adına da sorular geliyor. (Kognitif ve Davranış Terapileri olarak da bilinir, aynı şeyden bahsediyoruz.) Benim yaptığım okumalar sonucunda paylaştığım psikanalitik yazılar sanırım biraz kafa karıştırmış. Bana göre kafa karıştıracak bir durum yok aslında; psikanalitik yazılar okumayı, durumlara farklı açılardan bakabilmeyi seviyorum. Bu yüzden insan için yapılan ve geliştirilen her psikoterapi çok değerlidir görüşündeyim. Bir fanatik gibi ekol savunması hiç yapmadım, bundan sonra da yapmam büyük ihtimalle. Ben tamamen Kanıta Dayalı Psikoterapiler (Evidence-Based) olarak kavramsallaşan Bilişsel ve Davranışçı Terapiler (BDT) yönelimli bir eğitim alıyorum ve çalışma pratiğim de tamamen BDT'ye göre şekilleniyor.
Gelen soruları tek tek yanıtlıyorum ama sorular birbirine benzer olmaya başlayınca BDT'yle ilgili bir yazı yazmak istedim. Elbette birçok yazı bulunabilir web'de yapılan aramalarda, dilerseniz onlardan da faydalanabilirsiniz. Ben bu yazıdaki bilgileri Çocuk ve Ergenler İçin Bilişsel Davranışçı Terapi kitabından çocuk ve ergen tedavilerine geçmeden önceki BDT'nin anlatıldığı sayfalardan ve kendi eğitim bilgilerimden derledim.
İlgilenenlere iyi okumalar dilerken her zaman olduğu gibi sormak istediğiniz sorular ve randevu için tunabaharr@gmail.com adresine yazabilirsiniz.
20 Ocak 2022 Perşembe
Son Düello: Bir Kadının Savaşı
Gladyatör, Kara Şahin Düştü, Cennetin Krallığı, Robin Hood gibi meşhur filmlerden tanıdığımız yönetmen Ridley Scott'ın son harikası, gerçek bir olaydan yola çıkarak yazılan bir kitaptan uyarlama Son Düello, izleyenleri epey düşündüren bir film olmuş.
17 Ocak 2022 Pazartesi
Anna Karenina'ya Ağlamak
1860'da, Garibaldi'nin Sicilya'ya yaptığı keşif yolculuğunun peşinden gitmek için Akdeniz'den geçmek üzereyken, Alexandre Dumas (baba) Marsilya'da mola vermiş ve kahramanı Edmond Dantés'nin Monte Cristo Kontu olmadan önce on dört yıl hapis yattığı ve hapishane arkadaşı papaz Faria'dan hücresinde ders aldığı If Şatosu'nu ziyaret etmiş. Dumas oradayken, ziyaretçilere hep Monte Cristo'nun "gerçek" hücresi denilen yerin gösterildiğini ve rehberlerin, Dantés, Faria ve romandaki diğer karakterlerden sahiden yaşamış kişilermiş gibi söz ettiklerini keşfetmiş. Oysa aynı rehberler, If Şatosu'nda Mirabeau Kontu gibi önemli tarihi kişiliklerin hapis yattığını asla ağızlarına almıyorlarmış.
15 Ocak 2022 Cumartesi
Seneler
"Sahip olduğumuz tek şey tarihimiz, o da bize ait değil."
José Ortega y Gasset
Eşyaları arzulayacak zamanımız vardı, plastik kalem kutusu, kauçuk tabanlı ayakkabı, altın saat. Elde ettiğimizde bize hayal kırıklığı yaşatmıyordu onlar. Başkalarını hayran bırakmak için sergiliyorduk her birini. Seyretmekle ya da dokunmakla azalıp tükenmeyen bir sihir ve büyü barındırıyorlardı. Onlara sahip olduktan sonra bile durmadan evirip çevirerek, kim bilir ne bekliyorsak, hâlâ bir şeyler beklemeye devam ediyorduk.
13 Ocak 2022 Perşembe
Bir gencin ne olacağı hiç belli olmaz
Üstünde yeşil bir kıyafet ve yeşil bir kravat var. Kıvırcık saçları gri ve gür, gri bıyığının uçlarını sık sık parmaklarına doluyor. Bükük gömlek yakası eski moda ve köşeli çenesi onun üzerinden hafifçe sarkıyor. Gözleri bir çocuğunki gibi koyu mavi, cildi bir çocuğunki gibi kırmızı, beyaz ve şeffaf. Kollarını her şeyi kucaklarcasına, kavisler çizerek oynatıyor, elleri küçük ve zarif ve eklemlerinde gamzeler var.
10 Ocak 2022 Pazartesi
Çocukluk
Çocukluk tabut gibi uzun ve dar, kendi kendine içinden çıkmak mümkün değil. Hep ortada, herkesin gözü önünde, tıpkı Güzel Ludvig'in tavşan dudağı gibi. O da Güzel Lili'ye benzer şekilde o kadar çirkin ki, bir annesi olduğunu farz etmek imkânsız. Çirkin ve bahtsız olan her şeye güzel lakabı takılır ama neden, kimse bilmez.
Çocukluğun içinden çıkmak mümkün değil, üstüne koku gibi siner. Her çocukluğun kendine has bir kokusu vardır. Diğer çocuklarınkini algılarsın. Kendi kokunu bilemediğinden, diğerlerinden daha kötü olmasından korkarsın bazen. Çocukluğu kül ve kömür kokan bir kızla konuşadurursun, birden o, senin çocukluğunun pis kokusunu algıladığından geriye doğru bir adım atar.
6 Ocak 2022 Perşembe
Stoacı Bilgelik
- "Dayan ve nefsine hâkim ol..." Stoacıların ünlü özdeyişi. Söylemesi kolay...
- Sponville: Bunu tembelliğe ya da uyuşukluğa bir övgü olarak anlamamaya dikkat edelim! Stoacı bilgelik, kabullenme üzerine kuruludur: Bilge, olup biten her şeye razı olur, çünkü bütün bunlar ona bağlı değildir. Ama etkin olmaktan kesinlikle vazgeçmez. Tam tersine: Bilgeliği aynı zamanda eylem üzerine kuruludur. Müdahale edebileceği şeyler söz konusu olduğunda, bilge sadece kötü olandan, ona yakışmayandan ya da özgürlüğüyle bağdaşmayandan uzak durur. Geri kalanı için elinden geleni yapar.
- André Comte-Sponville, Mutluluğun En Güzel Tarihi
3 Ocak 2022 Pazartesi
PDR Lisans mezunları hangi alanlarda çalışabilir?
21. yüzyılın ilk çeyreğinde olduğumuz şu günlerde multidisipliner ve interdisipliner çalışma olanaklarını neredeyse baktığımız her yerde görüyoruz. Bu iç-içelik ve bir-aradalık birçok alanın aslında birbirinden bağımsız olmadığı gerçeğini sıklıkla karşımıza çıkarıyor. Ben bu durumu kendi adıma oldukça olumlu karşıladığımı söyleyebilirim. Burada belki henüz lise ve lisans öğrencisiyken bilin(e)meyen bazı önemli kriterler söz konusu olabilir. Bu yazıda biraz bu kriter / yetkinlik / yeterliliklerden bahsetmeye çalışacağım. Her yazı gibi eksikler olacaktır elbette, siz okurların katkılarıyla bu yazının zenginleşebilmesini umuyorum.
Not: PDR kısaltması bizler için bir ağız alışkanlığıdır. Bilindiği üzere programın tam adı Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık, yani RPD. Bu kısaltma önemli değil, alan dışı (mühendislik, ekonomi vs) bir okur geldiyse diye şimdiden bilgilendirmek istedim.