Arayanlar İçin Açıklamalı Bilgelik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Arayanlar İçin Açıklamalı Bilgelik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Nisan 2022 Çarşamba

Bilgelik

- Bilgeliğin bireyi toplumun egemenliğinden kurtardığını mı kastediyorsun? Yani bilgeliğin devrimci bir karakteri mi vardır?

- Kesinlikle! Bireyi kendini ve dünyayı tanımaya teşvik ettiği, bilgisini ve aklını geliştirmeye çağırdığı, kendini doğasına uygun biçimde gerçekleştirmeye ve özgürleştirmeye davet ettiği için bilgelik dini ve siyasi otoritenin gözünde büyük ölçüde baltalayıcıdır. Çünkü bu iki otorite topluluğun bir arada kalması ve istikrarı için el ele çalışırlar. Bazen bunun için güce de başvururlar. Birey kendi esenliği ve kişisel mutluluğu üzerine kafa yormaya başlarsa, aklını ve bilgisini geliştirirse, topluluğun normlarına ayak uydurmama tehlikesi gösterir. Hele bir de sevginin yasadan daha önemli olduğunu, hepsi de mutluluğa ve kurtuluşa ermeyi umut ettiğinden bütün insanların eşit olduğunu düşünürse, bütün siyasi-dini sistem çökme tehlikesiyle karşılaşır. Bu yüzden insanları bilgeliğe yönelten bütün şahsiyetler kovulmuş ve hatta öldürülmüştür. 


İsa (İsrail'in diğer peygamberleri gibi) ölüme mahkûm edildi. Buddha'nın zehirlendiğine de şüphe yok. Çünkü her ikisi de bütün insanların eşit olduğu ve şefkatin yasadan üstün olduğu mesajını vaaz ediyorlardı. Bu da dini ve siyasi otoriteler için kabul edilemezdi. Buddha kadın erkek, zengin fakir her insanın Uyanışa kişisel ve ruhsal bir çalışmayla varabileceği ve bu çalışmanın bir dini ayine hiç ihtiyaç duymadığı öğretisini yayarak bütün bir Hint toplumunun zemininde duran (bugün kısmen hâlâ öyledir) kast sistemini boşa çıkarıyor, dini ayinleri yöneterek dünyanın düzenini ayakta tutan tek merci ve kurtuluşa ermiş kişiler olduklarını iddia eden Brahmanların iktidar taleplerini hiçe sayıyordu.

Sevginin yasadan daha önemli olduğunu ileri süren, sebt günü insanlara şifa dağıtan ve bir kadını zinaya bulaştığı için taşlamayı reddeden İsa da Yahudi yasasının sınırlarını çiğniyordu ve sevginin evrensel bilgeliğini vaaz ederek rahiplerin rolünü boşa çıkarıyordu. Aynı şekilde Sokrates de şehrin dinine tehdit oluşturup gençleri yoldan çıkarmakla suçlanarak ölüme mahkûm edildi. Bugün din ile maneviyatı karıştırma eğiliminde olduğumuzdan, manevi arayışın ve bilgeliğin devrimci karakterini anlamıyoruz. 

- Din ve maneviyat arasındaki farka biraz geri gelebilir misin? Çünkü benim zihnimde ikisi birbirine dolanmış şeyler.

- Basit olsun diye, dinin kolektif, maneviyatın ise bireysel olduğunu söyleyelim. Din, aynı siyasi bütün (bir şehir devleti, bir ulus, bir krallık) içindeki bireyleri, her birini aşan görünmez bir aşkınlığa inanmalarını sağlayarak birbirine bağlar.

Maneviyat ise hakikati, sevgiyi ve gerçek mutluluğu arayan bireyin, kültürel koşullanmaların ve aklın öncüllerinin bağından sıyrılmak için gösterdiği bir kişisel çabadır. Manevi hayat hem ruhu (maneviyat ruh gücü anlamına da gelir) hem kalbi içerir. Din ise inançlara, dogmalara, kurallara ve normlara boyun eğilmesini talep eder. İkisi de aynı amacı hedeflese bile -yani mutluluk, adalet, sevgi ve barış- bunu farklı araçlarla yaparlar.

Bununla beraber, söz konusu iki boyut bir arada da bulunabilir. Bazıları körü körüne en ufak bir soru sormadan dinin dogmalarını izler, hatta bazen hoşgörüsüzlük ve şiddet içine düşerler ama hepimiz iyi ve kalpleri açık dindar insanlar da tanıyoruz.

Özetle diyebilirim ki insan hem ruhani hem de dini bir varlık. Onun diğer hayvan türleri karşısındaki ayırt edici karakteri de şüphesiz burada. Maneviyatının sebebi varlığının anlamına dair sorular sorması, bunlara cevap vererek kalbiyle ve aklıyla kendini iyileştirmeye çalışmasıdır. Aynı zamanda dini bir varlık olmasının sebebi de, görünmez varlıklara inanma ve tapınma üzerine kurulu toplumlar inşa etmesidir. İnsanlık tarihi bize şunu gösteriyor: Bu metafizik sorulardan hareket eden homo sapiens önce dinleri inşa etti, sonra bu dinlerden (şu ya da bu ölçüde ya da tamamen) özgürleşmeye başlayıp din dışı maneviyat akımları geliştirdi. Bilgelik adını verdiğimiz, bu akımlardır. Antikçağın büyük felsefe okulları birer bilgeliktir çünkü dinsel inanç üzerine değil akıl üzerine kurulu bir maneviyatı telkin etmişlerdir. Tarih boyunca toplumsal bir birleştirici işlev gördükleri için bugün içlerinde dinsel unsurlar barındırıyorlar gerçi ama aynı şey aslında Budizm, Konfüçyüsçülük ve Taoizmin ilk halleri için de geçerli. Bundan başka, kendi hayatlarında somutlaştırmaya çalıştıkları bir bilgelik geliştiren Montaigne, Spinoza veya Krishnamurti gibi bağımsız, biraz izole düşünürler de mevcut. 

- Frédéric Lenoir, Arayanlar İçin Açıklamalı Bilgelik