25 Ağustos 2016 Perşembe

Kitaplı Hava Sahası'nda Ağustos 2016



Karaduygun, uzun zamandır merak ettiğim bir kitaptı. Daha önce Sema Kaygusuz okumamıştım, benim için bir ilk oldu. Kaygusuz'un telif hakları Metis'e geçtikten sonra bu kitabın çıkmasını bekledim ve nihayet okuyabildim. Açıkçası Karaduygun'dan ne bekleyeceğimi de bilmeden okudum, şair Birhan Keskin'le ilgili bir anlatı olduğunu biliyor fakat detayını bilmiyordum. Kitabın içinde farklı hikâyeler de var, Birhan'la ilgili kısımlar da var. Okudum işte, etkilendim diyemem. 

Melez Prens, Harry Potter serisinin 6. kitabı, fazlasıyla durağan geçti, ara sıcak hikâyeler anlatıldı, Harry'nin Dumbledore'la birlikte Düşünseli'nde çıktığı anı yolculukları güzeldi. Kitabın sonunda yazarın bıraktığı soru işaretleri, "Hikâyenin sonunda ne olduğunu bilmek için seve seve 7. kitabı alacaksınız" gibi olmuş. Daha önce demiştim ya, güzelim hikâyeyi ellerinden geldiği kadar ticarîleştirmişler. Filmine girmiyorum bile!

O Koku, Mısırlı yazar Sunullah İbrahim'in kısacık bir hikâyesi. Hapisten çıkan karakterin başına gelen olayları anlatıyor. Mısır kültürüne kısa bir bakış atıyor. Hükümetine karşı muhalif elbette, sanırım bu yüzden ilk yayımlandığında yasaklanmış. Rahmi Er çevirmiş.

  


Doppler, çok sevdiğim kısacık bir roman, Norveçli yazar Erlend Loe yazmış, Dilek Başak çevirmiş. Edebi demeye dilim varmıyor, öyle pek de edebiyat yapmamış zaten, hatta tabiri caizse langur lungur yazmış, akıcı. Standartları yüksek bir hayatı, bir karısı, iki çocuğu olan bir adamın her şeyi bırakıp ormanda yaşamasını anlatıyor. Kitabın sonunda "inşallah" dediğine göre devamı da gelecekmiş, devamı gelsin yine alırım. 

Edit: Bu notu yazdıktan sonra Artjurnal'ın youtube hesabında Erlend Loe'yle yapılmış bir röportaja denk geldim, burada, yazdıklarımda yanılmamışım.

Değişim, 2012 Nobelisti yazar Mo Yan'ı ilk kez okudum, hem diğer tuğla kitaplarına göre incecik olduğu için hem de Levent Cantek kendi blogunda paylaştığı için merak ettim. Otobiyografik bir anlatı, çünkü kitabın girişinde Avrupa'da tanıştığı bir yayıncının kendisinden Çin'deki son 30 yılın değişimini yazmasını istediğini belirtiyor, tür olarak neden "uzun öykü" yazmışlar anlamadım. Neyse kitabın dili kolay, yormuyor, çabuk okunuyor. Ayrıca hep yazmak isteyen insanlara da biraz güç veriyor. Ve şu an Çin hakkında iki gramlık bir bilgiye sahipsem bu kitap sayesindedir. Erdem Kurtuldu çevirmiş.

Ölüm Yadigârları, nihayet Potter serisini 9 haftalık bir sürede bitirdim. Evet, dananın kuyruğu sonunda kopuyor, bir anlamda seriye başlamamın ve bitirmemin nedeni olan meşhur finali okudum. Hogwarts Savaşı beklediğim kadar etkileyici değildi. Olayların oraya gelene kadar olan kısmı ise biraz kısır kalmış. Ancak yine de hakkını vermek lazım, bir hikâyeyi yedi kitap boyunca uzatmak, ara hikâyelerle desteklemek ve zenginleştirmek kolay bir iş değil. Ne denir ki, iyiler her zaman kazanır. En azından edebiyatta! 

Not: Ağustos 2016'nın yeni okumalarını 20-21 Ağustos tarihlerinde bıraktım; dergi okuması ve tekrar okunmasını gerekli gördüğüm birkaç kitabı gündeme aldım (Kum Kitabı, Bizans Sultanı, Taş Bina ve Diğerleri), bu yüzden erken bir yazı oldu, olsun. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum bıraktığınız için teşekkürler, en kısa zamanda dönüş yapacağım, sevgiler.