11 Şubat 2024 Pazar

Kaplanın Karısı

 


Bana söylediklerine göre kaplan ilk olarak aralık sonundaki bir kar fırtınası sırasında, köyün yukarısındaki Galina dağlarında görülmüş. Kim bilir ne zamandan beri oradaki devrik ağaçların kovuklarında saklanıyordu. O gün, sığır çobanı Vladiša, tipide buzağılarından birini kaybedince onu bulmak için dağa çıkmış. Bir fidanlığın içinde sapsarı gözlü ve ay ışığı gibi parlayan kaplanla karşılaşmış; ölü buzağı hayvanın ağzından aşağı sarkıyormuş. Bir kaplan. Bu, Vladiša gibi bir adam için ne anlama gelebilirmiş ki? Ben biliyordum kaplanı çünkü büyükbabam beni her hafta suriçine götürüp kaplanı işaret ediyordu; çünkü arada sakin öğleden sonralarımızı geçirdiğimiz doldurulmuş hayvan müzesinde kaplan yazan etiketler vardı, çünkü büyükannemin diz kremi kutusunun üzerinde karmaşık Çin harfleriyle kaplan kelimesi karalanmıştı. Kaplan Hindistan'dı ve uyuşuk, sarı öğle saatleri; kocaman açılmış gözleri ile geyik, mangrovların arasında yatarken Kipling'in orman sakinleri katilin sırtını işaretlemek için yere eğiliyorlardı. Ama büyükbabamın köyünde, o günlerde, bir kaplan? Bu kelimenin anlamı neydi ki? Ayı, kurt, tamam. Ama kaplan? Ne dehşet ama.

• Téa Obreht, Kaplanın Karısı

30 Ocak 2024 Salı

Gerçek Terapi

 



Gerçek şu ki, birçok hasta terapiye değişmek için gelmez. Yani tam olarak değil.

Değişmek istediklerini düşünebilir ve bunu söyleyebilirler. Çok geçmeden, tam olarak oldukları kişi olmaya devam etmek ve hayatı kendi kendilerini sınırlayan şekillerde yaşamak istedikleri ortaya çıkar, bunu yapmak onlara daha iyi hissettirir.

Gerçek terapi, kişinin isteğinin imkânsız olduğunu yalnızca anlamasına değil, aynı zamanda gerçekten ciddiye almasına yardımcı olmakla başlar. Başka bir deyişle terapi, hasta acı veren gerçekle uzlaşmaya çalışırken, ezici bir hayal kırıklığını da kabullenebilmesiyle başlar. Kaldı ki, ne terapistin ne de bir başkasının hastalara istediklerini verme gücü vardır.

Hastaların daha farklı hissedilmeleri için daha farklı olmaları gerekir, oldukları kişiden farklılaşma anlamında. Terapötik çalışmada bypass yoktur. Paradoksal bir şekilde, gerçekçi umudun kapısını açan tam da bu korkunç hayal kırıklığıdır.

Ne yazık ki bu paradoksal durumu anlayabilen ve bu zor işi yaparken hastalarla bu yolda yürümeye kararlı olan her bir terapiste karşılık, hastaların farklı olmadan da farklı hissedebilecekleri yanılsamasını beslemekten başka bir şey yapmayan terapistler de vardır, onlara göre terapi bir çeşit sihirle çalışır.

• Jonathan Shedler, Psikoloji Profesörü, Psikoterapist (Çeviri bana ait)

• Görsel: Alessandro Malossi

19 Ocak 2024 Cuma

Kendiliğin Çözümlenmesi

 



“Utanç duygusuna yatkın birçok kişinin güçlü idealleri yoktur, bunların çoğu, ihtirasları ile yönetilen teşhirci kişilerdir; yani kendine özgü ruhsal dengesizliğin (utanç şeklinde yaşanan) nedeni, yansızlaşmamış teşhirciliğin bene dolmasıdır, aşırı güçlü bir idealler sistemi karşısında benin görece zayıf kalması değil. Böyle insanların kendi başarısızlıklarına karşı verdikleri yoğun tepkiler de, -nadir istisnalar dışında- üst benin bir etkinliği değildir. Hırslı ve teşhirci hedeflerine ulaşma yolunda yenilgi yaşadıktan sonra, bu türden insanlar genellikle ilk önce dağlayan bir utanç ve ardından da kendilerini başarılı rakiple kıyaslayarak, yoğun bir haset yaşarlar.”

• Heinz Kohut, Kendiliğin Çözümlenmesi

Görsel: Annie Collinge

10 Ocak 2024 Çarşamba

Üç Hayatım Olsaydı

Üç hayatım olsaydı, ikisinde seninle evlenirdim.

Ya üçüncüsünde? O öteki hayatta Starbucks'tayım, tek başına oturmuş, yazıyorum -- 

bir anı, belki bir roman ya da bu şiiri. Çocuksuzum, muhtemelen, 

nehir manzaralı küçük bir dairem,

ve kitaplarım -- bir sürü kitap ve okuyacak zaman.

Birlikte güldüğüm arkadaşlar; ara sıra bir adam,

hafta sonu için yalnızca, tenin canlanması neye benziyordu hatırlamak için. 

Bu hayatta daha zayıfım, veganım, yoga yapıyorum. Sanat filmlerine, çiftçi pazarlarına gidiyorum, 

uçuşan eteklerim, iri takılarımla martini içiyorum.

Maine kıyısında tatil yapıyor, pazen bir gömlek giyiyorum

Ter ve tıraş losyonu kokusunu kendisinden çok sevdiğim hafta sonu adamını ardımda bırakmışım. 

sahilde yürüyorum gün doğumunda, mükemmel spiral deniz kabukları buluyor, 

suyun kumda bıraktığı izlere bakıyorum. Ve bazen merak ediyorum acaba bulabilecek miyim seni.


If I Had Three Lives


If I had three lives, I'd marry you in two. 

And the other? That life over there at Starbucks, sitting alone, writing -- a memoir, maybe a novel or this poem. No kids, probably, a small apartment with a view of the river, and books -- lots of books and time to read. 

Friends to laugh with; a man sometimes, for a weekend, to remember what skin feels like when it's alive. I'm thinner in that life, vegan, practice yoga. I go to art films, farmers markets, drink martinis in swingy skirts and big jewelry.

I vacation on the Maine coast and wear a flannel shirt weekend guy left behind, loving the smell of sweat and aftershave more than I do him. I walk the beach at sunrise, find perfect shell spirals and study pockmarks water makes in sand. And I wonder sometimes if I'll ever find you. 


Sarah Russell

Çeviren: Nuray Önoğlu

Görsel.

31 Aralık 2023 Pazar

2023 Biterken...

Yıl sonu raporlarım bir gelenek halini alır mı bilinmez, çok da mühim değil zaten, yaşamak anlık bir şey olduğu için yıl sonu anlarını bu şekilde değerlendirmeyi seviyorum. 

Yine birçok güzel kitap okudum, şarkı dinledim, film ve dizi izledim. Terapi yapmak ve yazı yazmak dışında bir işim yok, bu noktaya gelene kadar çok emek verdim, ancak yeni bir kariyer yolunun başındayım, harcanan çaba ve emek bende bitmez. 

Beğendiğim işleri bu sefer liste yapmak yerine kronolojik bir şekilde buraya taşıyacağım:

2023'te ilk beğendiğim film Ayrılma Kararı oldu, anlatım tarzını çok yakın ve kendimden buldum desem yeridir. Yılın beğendiğim ilk romanı Per Petterson'un Ardından romanıydı, bu yazarı çok seviyorum. Sonrasında At Çalmaya Gidiyoruz ve Sibirya Hayali kitaplarını da okudum. Petterson'ın okuduğum beş kitabı içinde en çok Sibirya Hayali'ni beğendim. Yıllar sonra Esirgeyen Gökyüzü'nü tekrar okuyabildim, ilkinde bir şey anlamamıştım, sanırım şimdi çok şey anladım. Joachim Trier'in Tekrar ve Oslo, 31 Ağustos filmlerini tadını çıkara çıkara ikişer defa izledim, bayıldım. 

Afacan Bir Psikanalistin Düşünceleri renkli, ritmik, bilgilendirici ve eğlendirici bir kitap olmuş, iyi ki çevrilmiş, çok beğenerek okudum ve tanıdığım tüm terapist arkadaşlarıma tavsiye ettim. Darian Leader'ın Delilik Nedir? kitabını bu sefer sağlam bir şekilde elden geçirdim, detaylı notlar aldım, psikozla ilgili vizyonum genişledi. 

Benim için tüm zamanların en iyi oyuncularından biri Juliette Binoche'un Bıçağın İki Yüzü, Ayrı Dünyalar ve Ve Perde filmlerini izledim, hepsini beğendim. 2023'ün en ama en beğendiğim filmi Tár'a deli oldum, Cate efsaneydi, hayatının rolünü oynamıştı bence, beş defa izledim!!!

Kit Zauhar'ın yazıp yönettiği ve oynadığı Actual People yılın gözde gençlik filmiydi benim için. Z kuşağının daha uzun yıllar bu filmi konuşacağını düşünüyorum açıkçası. Sosyolojik tespitleri yerindeydi. Zor Bir Ailede Büyümek beni en zorlayan psikoloji kitabı oldu, mideme yumruk yemiş gibi oldum. Gerçi böyle bir kitapta hangimiz olmayız ki!

Edouard Louis'nin Türkçedeki üçüncü kitabı Şiddetin Tarihi'ni beğendim, Louis'nin geleceğe kalacak genç yazarlardan olduğunu düşünüyorum. Türkçedeki üç çevirisi de benim için değerli ve güzel. İkonlar bu yıl okuduğum en iyi grafik romandı, çok az grafik roman okusam da bu eserin kalitesi gün gibi ortada zaten, bu yüzden rahat rahat konuşabiliyorum. 

Close ağlamaktan gözlerimizin şişmesine, mahvolmamıza neden olan film olarak belleğimizde yerini aldı. Çiftlerde Tükenmişlik iyi kotarılmış bir kitap, özellikle çift terapisi yapan meslektaşlara öneririm. Midsommar aşırı tuhaf bir filmmiş, vay be, demiştim. Beş Şeytan ise Tar'dan sonra en beğendiğim ikinci film oldu. Léa Mysius'ü Les Olympiades'dan biliyordum, bu sefer yönetmen koltuğuna da geçmiş, sonuç enfes olmuş. 

Okan Bayülgen'in yazıp yönettiği Richard oyununa gittim, oyuna dair bir şey bilmeden gitmek iyi bir seçenek değilmiş, popülariteye aldanmamak önemli. Ya Siz Nasılsınız, Dr. Sacks harika bir biyografi olmuş, ilk fark ettiğim gerçek Dr. Sacks hakkında bu zamana kadar hiçbir şey bilmiyor olduğumdu. Yunus İnsanlar'dan yıllar sonra yine bir Torsten Krol romanı Callisto'yu sonunda okuyabildim. Gizemli ve çılgın yazarımız Yunus İnsanlar'ı daha önce Callisto'yla müjdelemiş zaten. 

“5 Temmuz 1996’da kızım aklını kaçırdı.” cümlesiyle başlayan Geri Dön Günışığım'ı da tüm meslektaşlara öneriyorum. Doktor Shimamura’nın Tilkileri hem edebiyat hem fizyolojik psikoloji sevenleri kesişimine alarak zor bir iş kotarmış, başarılı buldum. Ateşin Tükettikleri ve Güvercinler Gittiğinde kitapları yine Alef'ten okuyup beğendiğim kitaplar oldu. Özellikle Rodoreda'ya Ölüm ve Bahar'ına bir bakın derim, bildiğimiz her şeyden farklı! 

State of the Union adlı minik dizi, ilk sezonuyla bu zamana kadar izlediğim en sevimli dizi olabilir. 10 dakikalık süresi ve çift terapisi gündemiyle beni benden aldı, modern insanın açmazlarına işaret etti, muhteşem oyuncumuz Rosamund Pike'ın performansına hayran bıraktı. 

Anne oyununu görür görmez gittim, Fişekhane'de izledim. Florian Zeller'in üçlemesinin son filmi olacakmış, filmi vizyona girmeden sahnede gördüğüm için memnunum. Ayrıca Defne Kayalar anne rolünde resmen döktürüyor. 

2023 böyleydi, umarım 2024 iş güç, kültür sanat ve üretim adına daha bereketli geçer. Cate'in Tar performansının bir fotoğrafıyla veda ediyorum, iyi yıllar!


2022 Biterken...

2021 Biterken...